DELİYİMNe baharım, ne güzüm; ne dalda dikenli gül Ben sevda çıkmazına, sürülmüş bir deliyim Nefes almak bir diyet; çile, keder, gam ödül Zincirlerle bağlanmış, dürülmüş bir deliyim Derler “Mazlumun ahı tahttan edermiş şahı” Bu yüzden kimse bilmez, bende ki giz ervahı Baskı yapmayın heyhat! Yoktur bunun izahı Mahir ellerde tek renk, örülmüş bir deliyim Alnıma kör kurşunla iz vurdum, silinmez ki Hem kara hem de derin nasıldır; bilinmez ki Kalbim elmas parçası, hançerle dilinmez ki Bin sevda mermisiyle, vurulmuş bir deliyim Musa’ya asa oldum, Nil’e “akma, dur” dedim Aşka âşık Mecnun’a, “çöle hayal kur” dedim Zalimin zulmü ağır usanmadım “vur” dedim Bu yolda sürünürken, yorulmuş bir deliyim Ram olamam kimseye; vara- yoğa aldırmam Başım omzuma değil; yere düşse kaldırmam Kem gözlerle bakana kafa tutmam saldırdım Bu yüzden bin parçaya, kırılmış bir deliyim Zaman zaman gezerim, dağları düz ederim İlkbahar yaz demeden, mevsimi güz ederim Yüz bin ciltlik kitabı, toplar bir cüz ederim Kırk yıl öldükten sonra dirilmiş bir deliyim |
"başım omzuma değil, yere düşse kaldırmam"... kendi adıma,bunun üzerine yorum yapmayı hadsizlik görüyorum...
aziz dostum, seni hasretle kucaklıyorum.
sevgimle kal