La Vie En Rose
yazdığım onca şey dururken
en çok ismini seveceksin bu şiirin... bense ne yapacağım? bu zamana kadar düşen bütün askılarını birbirine bağlayıp firar edeceğim perili köşkümün penceresinden ve ardından bir rica Rapunzele benim Preludim’e iyi bak. yazdığım onca şey dururken en çok ismini seveceksin çünkü boynumdan usulca söküp boynuna taktığım etimden bir madalyon gibi, ismini, parmaklarınla kalbine harflerini çizdiğin, ve şimdi durup dururken öbür yüzü diyeceksin madalyonun ve benim, hatırla, boşuna tokat atmanı istememiştim. yazdığım onca şey dururken en çok isimler diyeceksin yine, ismimiz belki, hani kara çizmiştin, sonra gören olmasada o isimler eriyip birbirlerine karıştılar, bence sorun yok, sence? biz alışkındık olur olmadık yerlerde sevişmeye. tamam konuyu değiştirme, ne diyorduk? evet evet, yazdığım onca şey dururken bu şiirin en çok ismini seveceksin, zamanı gelecek seninle beraber, bütün hücrelerinin inkar ettiği bir kabulleniş miydi? çalacak kulağında... sığınaklar diyorum şarkılar ve diğerleri mimikler dahil, hani çocukluğumuzdan sakladığımız... peki ya böyle zamanlar için? dur, büyük adamlar diyorum bak, iyiki büyük laflar edecek kadar unutmadık çocukluğumuzu... çocukça uyuya kalmayı birde, evet bak az daha unutuyordum, öpecek olsam geri çekilir miydin uyurken de? tehlikeye atmam ya, uyanırsan? derhal ilk satırlara dön şimdi, uyanmadan... hişşşt uyanmadan... nasıl oluyordu, bir mutlu sondan daha fazlasını haketmek? bak bu hikaye için müthiş bir final buldum sen sev veya sevme... Baharda... 15.mart.2009 Selcan Adalı 02.50 |
en çok ismini seveceksin çünkü
boynumdan usulca söküp
boynuna taktığım
etimden bir madalyon gibi, ismini,
parmaklarınla kalbine harflerini çizdiğin,
ve şimdi durup dururken öbür yüzü diyeceksin
madalyonun ve benim,
hatırla,
boşuna tokat atmanı istememiştim
hüzün ve duyugu yüklü dizelerdi
beğeni ile okudum
ellerine ve yüreğine sağlık
kalemin daim olsun.