Haydarpaşa'ya
I.
Vapurla Kadıköy’e geçerken canlı gözlerle gördüğüm tarihi bir binaydı ilk başta. Zaten her şey de böyle başladı. Tabi hemen bir dürtüyle gidip Türk filmlerinden tanıdığımız meşhur kapı önünde bir fotoğraf, Sonrasında da merdivenlerden hızlı adımlarla inerek ; İstanbul’a bir yakarış! II. Alman mimarisinden bir binaydı içini görene kadar, Meğer insan mimarisiymiş, Büyük ve heybetli ama içi boş. III. Vapurla Kadıköy’e geçerken gördüğüm tarihi bir binaydı hala, Bazen görmek için başımı bile çevirmeye üşendiğim. IV. Bir gün bir şey oldu; sen yakınlaştın bana, Aramızdaki mesafeyi demiryolu ile belirlemiştin, Yarı sürede gelen otobüse inat. Hatta geldiğin trenin saatini bile Kadıköy vapuruna inat seçmiştin, Bir vapur öncesi erken bir vapur sonrası geç olacak şekilde. Belki de ben senin en çok inatçılığını sevdim. V. Erken olan vapura binip erkenden Haydarpaşa da oldum, Sen gelene kadar kaç kez hayalinle buluştum, Nasıl selam verdim, nasıl sarıldım? Meğer erken olan vapur bile geçmiş. VI. Gün çabuk geçer akşam olurdu elbet, Geç kalmak da istemezdin, malum hava karanlık. Ayrılığımızı gören Haydarpaşa vardı, bir de sen, Ben hep senleydim zaten. VII. Vapurla Kadıköy’e geçerken gördüğüm yaşayan bir binaydı Haydarpaşa İçinde kendimden bir parça sakladığım. Meğer ne kadar çok geleni varmış, mutluymuş. Bir o kadar da gideni varmış, üzgünmüş. Meğer insan mimarisiymiş, Her gece uykuya yalnız dalan. |