KADIN VE ÇOCUK..
Yıllar Önce..
Bir kadın varmış Çaresiz,yapayalnız… Yaşanmamışlarını Yaşanmışlarını sorgulayan Keşkeleriyle savaşan Bir kadın. Her nedense ölüme aşıkmış ölesiye Yaşam Senfonisi çalarken Hep dans edermiş Ölümle. Şiirler yazarmış ölüm üzerine, Çağırırmış onu gündüz gece. Ve Bir gün… Biri gelmiş aniden. Adı yokmuş bilinen. Kadın, “ÇOCUK” demiş ona. Ve Çocuk… Işık olmuş karanlığına, Dost olmuş yalnızlığına, Yıkmış keşkelerini birer birer, Susmuş Ölüm haykıran dizeler. Ama Bir gün.. “Çocuk” geldiği gibi Sessiz ve zamansız gitmiş uzaklara. Ve Kadın… Son şiirini yazmış gözyaşlarıyla, Gömmüş ruhunun karanlıklarına. Hep beklermiş O günden beri. “Çocuk” Gelir diye belki.. Ve “Çocuk” çıkagelmiş aniden. Kadın şaşkın sevincinden “Çocuk” ise hüzünlü ve kaygılı Konuşmuşlar eskiden,yeniden Akıtmışlar Hayat Okyanusuna Acılarını,Umutsuzluklarını Nefretlerini damla damla. Bitmiş kelimeler.. Kırılmış kum saati..Dolmuş zaman. Ve Sonra.. Kadınla Çocuk elele Yelken açmışlar BİLİNMEYEN’e.. |
Kenar
Kadın mükemmeliğe erişti
Ölü
Bedeni bir zafer gülümsemesi takınmış
Bir Yunan gerekliliği yanılsaması
Tuğunun kakmalarında akmakta,
Çıplak
Ayağı konuşuyor adeta:
Yol buraya kadardı, artık bitti.
Her ölü çocuğa beyaz bir yılan dolanmıs.
Artık boşalmiş,
Küçük süt fışkırtıcılarina da birer tane.
Katlayıp kaldırmıs onları geri vücuduna
Bozulmaya yüz tutan bir bahçede
Gece çiçeklerinin tatlı,
Derin boğazından gelen kokular kanarken
Kapanan bir gülün yaprakları gibi.
Ayın üzülmesine gerek yok,
Kemikten kapşonunun içinden bakıyor.
Böyle şeylere alışkındır o.
Karalıklarını takırdatıyor ve peşinden sürüklüyor.
Sylvia Plath