İçimde, kirpik döven izmarit sancısı
İçimde, çıngırak sesleriyle dolu iç çekişli Dehlizler
Herbiri gör pençe halin ömür yangını
Herbiri kör pençe halin affedilmez suçlusu
Ağır aksak geçen kalbim Solak, o bir yorgun çolak!



Sebepsiz utanç yıkımlarından
Kanayınca, kanırtılınca ayaktabanlarım
Benim Tanrı’ mın başında esiyor cefa rüzgarları!
Esiyor ya Tanrı’mın başında arzunun bin felaket can atışları
İçimin felek çıkmazında alevleniyor yeni kül havuzları.
Bakmayın, savrulmayın öyle, dinleyin!



Eskitilen bir kadehin şarap buğusundan
Yeşili çalan cana nefes bakışlı gözlerden,
Seçilmemiş gecelerde bin günahlı ah akıtıyor kahır pınarları.
Neden peki benim gözlerim kızıl bağ,
Gözlerim neden mıhlı yudum!
Söylenin, söyleyin, beni evirin çevirin
Hiç bilmediğim küfürleri ilenin!



Gömlek gömlek çıkarırken ruhundan bir kadın kadınca
Arsız, tetiksiz, çığlıksız acıları
İşte tam orada paylaşılmaz o dilsiz vazgeçme sözleri
Durun, gitmeyin, dinleyin, dilenin!
Sabahların kıyım nazları pervasız kıskançlığını soyunur Allah’ sızca
Yeniden dalıp giden Tınıda yine ıslanmamış binbir ah
Yine dillerden çatırdayarak dökülen bin vah
Tıkayın kulaklarımı! Tıkayın.



İşte orada,
Ne sizin ne diğerlerinin, kimsenin ulaşmadığı ölümsüz uykularda
Noktalı düşler çiziyor alın Defterime, tinini kaybetmiş tenime
Hatırbilmez serapların, ömür yangını sevapların çan sesleri
Herbiri Sokak sokak ayrıkotu, sinsice sokulan
Herbiri yaprak yaprak efkar, etime oyulan.



O öyle bir uyku ki;
Gönülden gönüllü tutuklu kalmış Tebessüm felek çıkmazında ,
O kan çanağı dudakkucunu yeni günahlara ağız dolusu ısırtarak.
Vazgeçtim dinlemeyin, gidin!



Bulursanız beni, hiç durmayın en temiz yerimden ...


AsyaGülgünÖzkan/
yirmialtısıfırikiikibindokuz