YALNIZLIK KULESİNDE
Arkaik zamanlardan kalma,
Bir sunak ta kurbandım ,uyandığımda. Bir yalnızlık kulesinde, Kaderi yaşayacağım… Ruhum yaratıldığında sanki buradaydım, Umudun yitirildiği zamanların, Buharlarıyla kararmış duvarların, Temelinde bende vardım ,yitik zaman parçasında, Çevresindeki kanalda kızıla yakın sıvı, Olsa ,olsa kaybetmiş yüreklerin kanlarıdır… Dün bütün gün, “ Edesa ” nın ay Tanrı’sı Sin ve “ Jubiter” in ilahı Ba-l’la birlikteydim İki küçük taş heykele bakarken kendimi düşündüm, Neydim ne olmuştum, İkisi de binlerce yıl insanların, Taptıklarıydı. Şimdi inananı kalmamış iki zavallı, Adlarına şehirler kurulmuş, Savaşlar yapılmış,kurbanlar adanmış, Şimdi unutulmuş iki zavallı, Benim gibi…. Onlar sözde Tanrı’ydı, Bense bir ölümlü… İnananları varken gücün Tanrılaştırdığı iki yitik ruh, Şanları için ülkeler alınır,adlarına Tapınaklar yapılırdı, Ben,bir gönlü bile fethedememiş, Taptım dediğine ulaşamamış bir zavallı… Birini öldürebilirim, Bir şeyi zorla alabilirim… Ya gönlü ? Hayır. Gücün gönle ,şansı yok, Ismarlamada olmuyor, Sevenin olmazsa,o iki taş parçası para bari ediyor, Ben onu da etmem… Yalnızlık kulesinde, Mil çekilmiş sanki gözlerime,kapanmış… Yüreğimle gözlüyorum Evren’i, Vefa’sız aşklardan muzdarip aşık’ların feryatları, Tırmalıyor kulaklarımı alt katlardan, Yalanla kurulmuş sevda’ların yıkılışını izliyorum, Hırsa kurban edilen,sevi’leri… Eros’un aşk okları da buz’danmış, Eriyip kayboluyor vurduğu yüreklerde, Sadece arada sızlayan yarası kalıcı… Yunus haklıydı , O sadece O’nu istemişti, Ne cennet ,ne huri, Sadece O… Ben , Yalnızlık kulemde, Secde de tövbedeyim,sitemde benden, Suçluyum Tanrı’m ,ama sadece ben mi ? Onu da sen yarattın Tanrım onu da… Ve tekrar eder zamanda sevdalar, Kays’ı mecnun eden, Ferhat’a umutsuzca dağ deldiren, Ama iyisi de varmış sahih tarihlerde, Attila’ya Roma’yı sarstıran, Holofira’yı Nilüfer yapan… Bana nemi yaptı ? Divane … |