Ağlayalım Mine!
Ağlamak istiyordun ya hani,
Doğunca olduğu gibi. Umarsız, katıksız, geberircesine Ya da doğarcasına, bu çirkef, Bu illet kalıntısı etmeyecek kadar çirkin Bu meymenetsiz dünyaya, ilk selamın gibi… Düpedüz, resmen, limitine kadar pişman Çaresiz yaşamak, yaşamak için Mine! Kırdım işte zincirlerimi, Erkeklik denen şeyi attım bir kenara Savuruyor içimde ne kadar hoyrat, Ne denli çıkmaz varsa, kendi çıkardığım fırtına Sen de kopar içinde bir zelzele, sarsılsın dünyan, Serin sulu, yaylalar gibi, Yeşersin hadi içimizde yaşam denilen canlı Kör edelim feleğin kör gözünü biz de Biz de dem vuralım, vuralım ama hüzünle olsun atiye kement Gel hadi bizim de gözyaşlarımız kurusun, gel hadi Mine! Farksız, ayrımsız, işi küstahlığa vurmadan, Çıkar çemberini, yarıp özgür bir adımla, Biz de mezar eşelim, dağların bağrında Biz ikimiz, ağlaya ağlaya gömelim tüm kötülüğü Tüm vicdansızlığı, menfaatçiliği gömelim Mine, Mine, gel dem vuralım ağla ağla bitmesin zaman Gözyaşı seli yapıp, boğalım öldürelim zamanı Ki dursun durduğu yerde, ilerlemesin bir daha Neme lazım, ne olacağı belli mi bir saniye sonra. Ya bir şey girer, alıp yok ederse kardeşliğimizi. Neme lazım, boğalım zamanı ki yerinde öylece dursun, Bir defacıkta o çıldırsın, deli olsun, kudursun Mine! Bayatlamış da olsa içimde biriken yaşlar Taze bir ekmek gibi bölüşelim akıp gitsin, Üstümüz başımız sırılsıklam olsun Kırk ikindi yağmurları kıskansın halimizi Zaten unuttular onlarda bu hayırsız dünyayı En son ne zaman uğradılar hatırlayamaz oldum. Unuttular melekler gibi, unutuldular tarih gibi… Gel biz hatırlatalım o tarihi, melekler bizimle uyansın, Yağmurlar kıskanıp dönsünler ikindiye, kırk kez söylesinler umudu… Gel, gel, ahhh çeke çeke, hüngür hüngür, gel ağlayalım Mine! Muhittin Dağhan 18 Şubat 2009 |
Sağlıcakla...