mehlika"yaMEHLİKA’YA Sesim ulaşmıyorsa, yoksa ayak izlerim. Yetim karaltılarda kurtlar umuyorsa, Yaptığım oyuncaklar, ufak tefek süslerim, Tavan aralarında tozlanmaya mahkûmsa, Gözüm yumuk Mehlika, bir de özüm uyusa. Sana ümitlerimin hazan faslında geldim. Ufuklar zifiriydi; dolunaysız Mehlika. Sana maraz bir aşkın reveransında geldim. İnan dediklerime bu yalansız Mehlika. Sana kelebeklerin ölüm dansında geldim. Hiç düşündün mü kolu- kanadı kırık beni? Hiç ölü bir serçeyi kokladın mı Mehlika? Ben kokladım ve birden tuttu hıçkırık beni. Gözyaşını gözünden sakladın mı Mehlika? Saklamadınsa eğer, düşünme artık beni. Güneşin yüzü şimdi neden bu kadar asık? İlkbaharda yapraklar neden sarı Mehlika? Artık turnalar bile uğramıyorlar. Yazık! Açılmıyor kuşların gagaları Mehlika. Onlar da evlerine varamıyorlar. Yazık! Ben şarkı söylemeyi yokluğundan öğrendim. Sesim çarparken sessiz soluksuz duvarlara, Dipsiz bir kuyudaydım sensiz, yine direndim. Çığlık çığlık sessizlik bir renk ki ziftten kara. Mehlika, eşiğinde cansız hıçkıran bendim. Bir çaresi olmalı Mehlika bir çaresi… Kuruyan dudağımın, tıkanan nefesimin. Ve kalbime açılsa kalbinin penceresi. Düşüp gitsem peşinden bilmediğim mevsimin. Mezarında solmasa bu aşkın hikâyesi. İmkânsız bakışlarla artık incitme beni. Sevincim bir söğüdün titrek yapraklarında. Bu kışta kıyamette bırakıp gitme beni. Beni bırakıp gitme ayaz sokaklarında. N’olur bu sevmediğim şehre terk etme beni. Zaman seni aklımdan çıkaramaz Mehlika. Umursamaz tavrına asla gücenmiyorum. Bak çizgili alnımda durmuş saat, dakika. Sana böyle yanmaktan ben vazgeçemiyorum. Dur ve puslu yüzümü merhametinle yıka. Dur Mehlika! Bitmedi daha diyeceklerim. Son cür’etimle geldim mermer bakışlarına. Dilimde türküler var, elimde çiçeklerim. Bu yüzden dirençliyim itiş kakışlarına. Yolunda mezar taşı olur gene beklerim. |
............................. Enver ÖZKAN (Ağlayan DELİ).
………………………… Saygı ve Selamlar..