© Esrarengiz AdamŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bu şiirin hikayesi:
O esrarengiz bir adamdı. Kavuniçine çalan kirli sarı bir paltosu, topukları basılmış eski bir kundurası ve kimselere vermeye kıyamadığı tespihi... O gerçekten esrarengiz bir adamdı. Ansızın geldi ve sır olup gitti...
Bir Çarşamba akşamı,demir parmaklık ardı.
Genç bir adam yanında,iki gardiyan vardı. Azarlar gibi bir ses; kulakları çınlatan. “Bu son gecen Dua et”.Sözleri yankılandı. Esrarengiz bir adam,otuz beş yaşlarında. Tek tük beyazlar düşmüş o siyah saçlarında. Sırtında paralanmış; kirli sarı bir palto. Kahve tonu yırtık kundura ayaklarında. Cebinden çıkartarak sarma bir tütün yaktı. Dumanı halka,halka gökyüzüne bıraktı. Ağzını bıçak açmaz sükut bakışlarıyla. Alaylı gülümseyip,gardiyanlara baktı. Ela gözleri donuk,sanki yas tutar gibi. Herkeste sessiz bakış; derde dert katar gibi. Kimseyle konuşmayan esrarengiz bir adam. Kendi gibi gizemli,bir sırrı saklar gibi. Gecenin bilmem kaçı,bir türkü mırıldandı. Yağlı urgan dedikçe,yüreklerimiz yandı. Her mahkumun göz yaşı,yanağına akarken. Sabaha dek koğuşta bu türkü yankılandı. *** Suçu neydi bilinmez,zaten hiç konuşmazdı. Sedef taşlı tespihi elinden bırakmazdı. On adımda bir dönüş,bitmek bilmeyen volta. Tütün erir son bulur,o durmaz; yorulmazdı. Şafak sökmek üzere,saatler ilerliyor. Ağır geceler artık zindandan çekiliyor. Çileli adımların son bulmayan arzusu. Belki de kabus gibi,Azrail’i bekliyor. Katli vacip ferman dudakların ucunda. Vakur başı dimdikte,yüreği avucunda. Kimseye açmadığı sırlarıyla duruyor. Sehpada yağlı urgan,celladı baş ucunda. Tesellisi bulunmayan derdinin dermanına. Kimseyi çağırmadı,çaresiz yardımına. Sırrını paylaştığı,yalnız parke taşları. Geceler eşlik etti,sessizce feryadına. Gençliği fırtınaya kapılmış; dönen saldı. Sanki gerçek olmayan,anlatılan masaldı. Fakat o sarı palto ve sedef taşlı tespih. Esrarengiz adamdan,bize hatıra kaldı... 11.12.1995 Engin Nayman (c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir. -------------------------------------------------------------------------------- |
Yağlı urgan dedikçe,yüreklerimiz yandı.
Her mahkumun göz yaşı,yanağına akarken.
Sabaha dek koğuşta bu türkü yankılandı.
***************************
Tesellisi bulunmayan derdinin dermanına.
Kimseyi çağırmadı,çaresiz yardımına.
Sırrını paylaştığı,yalnız parke taşları.
Geceler eşlik etti,sessizce feryadına.
Gençliği fırtınaya kapılmış; dönen saldı.
Sanki gerçek olmayan,anlatılan masaldı.
Fakat o sarı palto ve sedef taşlı tespih.
Esrarengiz adamdan,bize hatıra kaldı...
O adamların yüreği de bir o kadardır aslında. Sevgiler gönderiyorum bu güzel şiirin şairine.