Gariplerin HissesiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bir adam...
Vakit akşam... Aklında binbir düşünce... Bardaktan boşalırcasına bir yağmur... Ve düşüncelere eklenen yeni bir düşünce... "Sakın elbisem batmasın..." Ve sonra bir tane daha... "Peki ya işin görünmeyen tarafı!... Ayakkabısına, pantolonuna vs. sen o kadar dikkat kesilde, rûhunu unut... Sâhi rûh hiç kirlenmez mi?... Yoksa bu yüzden mi onu ihmal eder insan?... Yoook!... O da kirlenir elbet... O da temizlik ister..." Bu yağmurda bir kadın... El açmış dileniyor... Ve bir düşünce daha... "Kim daha muhtaç dilenmeye?... Ben mi?... O mu?..." Bir iş çıkışı Rüzgârlı’dan geçerken gördüklerimizin yada (ve muhtemelen daha doğru bir ifade ile) göremediklerimizin, düşündüklerimizin ve düşünemediklerimizin söze dökülüşüdür...
Yağmurlu bir akşamdı, gün; pazarın ertesi,
Akıyordum sokağın, bir ucundan ucuna. İçimde bir yalnızlık, yalnızlıktan ötesi, Önümde insan seli, etrafımda curcuna. Adımlarım dikkatli, Rüzgârlı; çukur, çamur, Dikkat noktasında bir soru, gerçek ve acı. Ölmez, eskimez virân, toprak olacak mâmur, Nasıl bir hâl bu nasıl, söyler misin ey bacı? "Ne şaşıyorsun?" dedi, hem de hiç konuşmadan, "Şu bütün gördüklerin, bu son vaktin cilvesi." "Gel! Sen de dilen!" dedi, "vakit çok geç olmadan", "Bu zamanda dilenmek, gariplerin hissesi. Ankara, 2008 |
"Bu zamanda dilenmek, gariplerin hissesi.
Merhamet sahibinden istemek vakiy çok geç olamadan'' Vakti ecel nezaman kapıyı çalar bilinmez''
Çok güzeldi tebrikler.Gönlüne sağlık.