KANUN'UN RÜYASI Kanun'un Yaylası; Ya da "Yaylanın Kanunu"
Böğürtlen Çalısı
Böğürtlen çalısı arsız kelimeler, Gönlümü çizdiler, kalbimi çizdiler... Çizilen her yerden; damla damla kan sızdı, Damla damla imge, Damla damla çiçek, Demet demet gül açtı! Şiir dedim adına, Aldırmadan acısına sevdim! Dedemi Gördüm Sonra Ak sakalı, Kafkas külahıyla gördüm, Omuzuma dokundu ve; "Bak evladım, şiir yazmak marifet; Fakat dikkat et; Çıkla yeme imgeleri, Ekmeğine katık et!" "Dede, boşver, boş iş bunlar, Hem şiirden ekmek mi çıkar?" Başını salladı, sakalını sıvazladı. Bardak dibi gözlüklerinin arkasında yaşaran gözlerini sildi. Ejderha figürlü erik dalı bastonuna dayandı ve; Gölgesi ak kayalara vuran asırlık ardıç ağaçları arasında silindi silüeti.. Haklıydın galiba dede; Özlüyorum seni! İsim koymak en zoru şiirin; Kırmızıdan mora çalan geven çiçeklerinin; Kaya altından çıkıp, Ab-ı hayat sunan Suluca İn pınarının serinliğini yaşadım.. Oysa çok uzaktaydım! Uyandım! Günle silinirken gecenin pası; Ahzana dönerken uykunun sonu; Ne Kanun’un yaylası; Ne yaylanın Kanun’u... Ağladım; Anlayınca gördüklerimin rüya olduğunu! KANUN |
Ne Kanun’un yaylası;
Ne yaylanın Kanun’u...
Ağladım;
Anlayınca gördüklerimin rüya olduğunu!
çok güzeldi kutlarım şairi