BU KADAR28.ocak.2009 Kim hatırlar, arar seni? Ben olmasam. Kim yakar, kavurur beni? Sen olmasan. Korkmadım hiçbir şeyden bu kadar. Sensiz kalmaktan korktuğum kadar. Yakmadı canımı kimse, senin yaktığın kadar. Bırak kanasın artık yüreğim, kanayabildiği kadar. Kimsin sen, nesin? Hangi gülün dikeni bu kadar derin batar? Hangi acı bu kadar yakar, hangi zehir acıdır bu kadar? Kimin açtığı yaradan bu kadar kan akar? Kim bırakır giderde, kim ardından bu kadar uzun bakar… Bir gün, bir gülün dökülüp kurursa yaprakları bütün. Sesi kesilir, uçup giderse bir gün bülbülün. Dikenlerinde bir damla kan, mezarını ot bürürse büsbütün. Ay bulutlara yutulursa, işte o zaman beni düşün… Bende kalan senden tek şey, derin bir hüzün. Gündüzü olmayan gecelere sımsıkı bürün, Sen büyücüsüsün, yarını olmayan dünün. Sebebisin büyüyemeden sökülüp atılan o talihsiz sürgünün… Tek sorumlusu sensin, bütün terk edilen benlerin. Vebalini sen çekeceksin, viran edilen bu bahçenin. Bülbüllerin ahı tutacak, kan ağlayacak dikenleri güllerin. Gül solacak, Ay kararacak hazan olacak sonu bütün güzlerin… |
Hangi acı bu kadar yakar, hangi zehir acıdır bu kadar?
Kimin açtığı yaradan bu kadar kan akar?
Kim bırakır giderde, kim ardından bu kadar uzun bakar…
Şu dörtlüğü alıp gidiyorum, sayfaya beyaz bir karanfil bırakıyorum...
Gönül diliniz susmasın.