Dağları duman, ceylanları yaralı, pınarları kurumuş, üzerinde yalın ayak gezdiğim, güneşin kavurduğu ve adına Urfa dedikleri topraklarda .............................dünyayı tanıdım. Kavgayı orada öğrendim. Sevmeyi orada öğrendim. Korkunun kapımı çaldığı zamanlar .........................delice bir kanım vardı. Sıyrılırdım yılan gibi mayınlardan, ........................dikenli tel örgülerinden. Hudut bekleyen askerin "dur" emrine riayet ..............................ayıp sayılırdı bizde. Alabildiğine nefesimizi harcar ve bir tazı çevikliğinde aşardık tepeleri. Yanımızdan ıslık çalarak geçen mermilere gülümserdik. Yüreğimizdeki sevda adına postu deldirmemeliydik ve öyle yapardık. Kurşunlar sıyırırdı kafayı, Öfkeden intihar ederlerdi namlularda. Ve biz yeni güne vukuatsız sarardık tütünlerimizi kahkahalarla gülerek. Yari hayal ederdik göğe dal dal yükselen dumanından. Kokusu yar, süzülüşü yar gibi. Var mı acaba diyorum; Peygamberler diyarı bu diyar gibİ ...............................bir memleket daha?
Suruç’luyum, kaçakçıyım, sevdam sırdır bilinmez, çayım dahi kaçaktır benim. Gece yıldızları seyrediyorum damda ve fonda mavzer sesleri. Yorganım yıldızdan, döşeğim toprak. Şimdi Saya yokuşundan inerken gözlerimden mazi dökülüyor yaprak yaprak. Yüreğimin denklaşörüyle bir kadraj yakaladım. Oturttum Sultanahmet’e Balıklı Göl’ü, Yaslandım surlara Urfa kalesi misali ve başladım imbikten geçirdiğim hayatın güzelliklerine .....................................olta atmaya.
Ben İstanbul’lu bir Urfa’lıyım artık. Bir yanım Peygamber, bir yanım Velî Ve ben iki sevda arasında divane ve deli.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BEN İSTANBUL'LU BİR URFA'LIYIM ARTIK şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BEN İSTANBUL'LU BİR URFA'LIYIM ARTIK şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Dağları duman, ceylanları yaralı, pınarları kurumuş, üzerinde yalın ayak gezdiğim, güneşin kavurduğu ve adına Urfa dedikleri topraklarda .............................dünyayı tanıdım. Kavgayı orada öğrendim. Sevmeyi orada öğrendim. Korkunun kapımı çaldığı zamanlar .........................delice bir kanım vardı. Sıyrılırdım yılan gibi mayınlardan, ........................dikenli tel örgülerinden. Hudut bekleyen askerin "dur" emrine riayet ..............................ayıp sayılırdı bizde. ----------------------------------------------------------------------
Gardaşımın bu şiirini okumak ayrı bir haz verdi, yürekten kutluyorum saygı sevgi ve muhabbetle...
Suruçluyum, kaçakçıyım, sevdam sırdır bilinmez, çayım dahi kaçaktır benim. Gece yıldızları seyrediyorum damda ve fonda mavzer sesleri. Yorganım yıldızdan, döşeğim toprak. Şimdi Saya yokuşundan inerken gözlerimden mazi dökülüyor yaprak yaprak. Yüreğimin denklaşörüyle bir kadraj yakaladım. Oturttum Sultanahmet’e Balıklı Göl’ü, Yaslandım surlara Urfa kalesi misali ve başladım imbikten geçirdiğim hayatın güzelliklerine .....................................olta atmaya.
Ben İstanbul’lu bir Urfa’lıyım artık. Bir yanım Peygamber, bir yanım Velî Ve ben iki sevda arasında d ivane ve deli.
Şiirinizin içeriğindeki duygulara hayran oldum.sizi ilk kez okuyorum. Çok çok güzel yazmışsınız. Urfa nın uhrevi havasını teneffüs etmiş biri olarak duygularınızı çok iyi anladım. Zevkle beğenerek okudum şiirinizi. İstanbul ve Urfa sevdasını gönlünüze ne güzel nakşetmişsiniz.
Bu güzel şiiriniz için sizi canı yürekten kutluyorum efendim.
sevgili "gül peri" öncelikle sayfama hoş geldiniz. şiir için sarfettiğiniz güzel sözlere layık olma gayretinde olan biriyim. çok teşekkür ederim. şeref duydum efendim.
İstanbul'da Urfalı olmak, Bilmiyorum her ikisi arasında fark var mı? İstanbul'da da terör, Urfa'da terör, İstanbul'da çalınmış düşler, Urfa'da çalınmış düşler, İstanbul'da çocuk olmak çok zor, Urfa'da.
Ülkemin her yeri aynı aslında. Urfa'da paran var ise terör uğramaz sana, İstanbul'da paran var ise yaşarsın doyasıya.
Urfa'da askerlerin kurşun sesleri yankılanırken kulaklarınızın dibinden, İstanbul'da her an yok ediliverirsin nedensiz sokak ortasında.
Peki şimdi sorarım size. İstanbul'da mı yaşanır insanca, yoksa Urfa'da mı?
Şiir öylesine güzel ve öylesine sorgulayıcı ki. İlk okudum sizi ve iyi ki de okumuşum. Çünkü kendi sorularımın içinde kendim yitip gittim inanın.
sevgili "onurumsun", bu şiir, bünyesinde 1970'li yıllardan anekdotlar barındırıyor. o zamanlar ben gençtim, arkadaşlarımla hayli heyecanlar yaşardık. alırdık omuza çakaralmaz kırma av tüfeklerini ve hududu izinsiz geçerdik. yaptıklarımız bize olağanüstü gelirdi. köyde birilerin bize "bravo" demesi bile bize bir paye veriyormuş gibi gelirdi. ama tabii ki ekmeği kanlı insanlarımız vardı. canı pahasına hudut geçip bir çuval çay veya kahve getirirken "dur" ihtarına uymadığından bir mermiye canını teslim eden, mayınlı tarlayı geçerken ayağını kaybeden nice insanlar gördük. neyse ki bu kara tablo artık yok. hudut kapısı kullanılmakta artık.
efendim söz hayli uzadı. ilginize ve yorumunuza teşekkür ederim. saygımla.
HER İKİ KENTİN DE ÜLKEMİZ TOPRAKLARI İÇİNDE OLMASI NE BÜYÜK ŞANS BİZLER İÇİN. BİR BAŞTAN BİR BAŞA TÜRKİYEM UZANIYOR. VE ARADAKİ YÜZLERCE GÜZELLİK. SAMİMİ DUYGULARLA YAZILMIŞ GÜZEL BİR YÜREK SESİYDİ OKUDUĞUM DİZELER. SİZLERİ TANIMAK BİR KAZANÇTI. KUTLUYORUM ALKIŞLARIMLA.
Özünden kopmamış/İstanbul'da da asimile olmamış toprağının her bir güzelliğini meyan şerbeti gibi içilesi dizelemiş bu ne mahir bir kalem ki...böyle mükemmel bir şiir gelmiş. -Diyebilirim ki/İŞTE ŞİİR.... -Diyebilirim ki adam gibi adam dizeler... ve dost nasıl da sadık kalarak tüm geçmişine... ve dost kilim dokur gibi nasıl dokumuş...peygamberler diyarını/kaçak günlerden ne çok anılarla .. ve g.doğuya uzun/uzadıya bir yol aldım.Hatta tanıdığım ve çok sevdiğim bütün Urfalılar gözlerimin önünde hasbihal ettik.BİN ŞÜKRAN BU MUAZZAM ŞİİRE / ÇALDIMMMMM // TEK GEÇTİMMMMMM...
divane ve deli... İlahi dost öyle olmasa hiç şair olunur mu?
şiir beni de çocukluğuma götürdü.hatırlarmısın o zamanlar kolcular vardı...kaçak tütün için... bir tabaka tütün yakalamak için olmadık çirkinlikler yaparlardı...az mı koşuşturmuşuz o dik karadeniz yamaçlarında.. şiirdeki yalınlık o samimiyet insanı hüzünlendirse de bütünüyle çok hoş olan şiir gülümsüyor yüreğine insanın... tıpkı senin gibi sevgili dost.... daha nice paylaşımnlarda buluşmak umuduyla... sasygılar ağacan
yeni farkettim; aman efendim, ben kim veli olmak kim..? Estağfurullah. Onların ayaklarının turabı olmaya layık görülsem ne mutlu bana. Defaaten estağfurullah. Yüreğinizin ihtişamına divan durdum efendim. sevgim ve saygım baki.
Kare kare bir hayat hikayesi... Ve adım adım kendine yürüyor şiir... derine
Kazıldıkça yürek ve inildikçe en derine... bu kez de karşımıza duygu yönü çok daha ağır basan bir yürek sesi çıkıyor... Hayatın finalı gibi... duygunun finali gibi... ve nihayetinde yüreğin finali gibi bir finalle başbaşa kalıyoruz şiirin finaline gelince... İşte asıl burada yatıyor şiirin özü... yani;
"Ve ben iki sevda arasında divane ve deli."
Urfa ve İstanbul... İstanbul ve Urfa... iki büyük tutku... sevgi... vefa... ya da belki de eziyetdir iki sevgi arasında kalınıyor olması...
Şiir bir türküyü de getirdi aklıma 'İki büyük nimetim var, biri anam biri yarim"... ne alakası var bilmiyorum ama böyle bir türküyü hatırlayıverdim... Belki de iki sevgiden de vazgeçilmeyeceğini vurguladığındandır... Tıpkı Urfa ve İstanbuldan vazgeçilemeyeceği gibi...
Bu yüreğe ne denilir ki "elinizdeki oltaya daima hayatın güzellikleri takılsın" demekten başka...
Şiire selam olsun... Selam olsun divane ve deli yüreğe diyorum ve kutluyorum.
Saygılarımla
Saadet Ün tarafından 1/21/2009 3:12:30 PM zamanında düzenlenmiştir.
bu kadargüzel sözler beni eritir efendim, aman haaaa... :))) yüreğiniz böyleyken ben galiba daha çooook güzel sözler duyacağım. sevgim ve saygım daim efendim.
"Makamat" adlı bir eserden tanıdım Suruç'u ben.. Sanıyorum arap şairi Hariri'ye ait bir eserdi. ... Kaleminiz bu topraklarla barışık olduğu ve ondan bir parça olabildiği ölçüde şair olursunuz. Bunu bu kalemde görmek beni mutlu ediyor.
İki mübârek belde. Bana göre şanslısınız. Ankara, bana tatsız tutsuz bir yer gibi geliyor. Kutluyorum sayın kaçak çay içen, maceracı, eski Urfalı, yeni İstanbullu şair.
ceylanları yaralı,
pınarları kurumuş,
üzerinde yalın ayak gezdiğim,
güneşin kavurduğu
ve adına Urfa dedikleri topraklarda
.............................dünyayı tanıdım.
Kavgayı orada öğrendim.
Sevmeyi orada öğrendim.
Korkunun kapımı çaldığı zamanlar
.........................delice bir kanım vardı.
Sıyrılırdım yılan gibi mayınlardan,
........................dikenli tel örgülerinden.
Hudut bekleyen askerin "dur" emrine riayet
..............................ayıp sayılırdı bizde.
----------------------------------------------------------------------
Gardaşımın bu şiirini okumak ayrı bir haz verdi, yürekten kutluyorum saygı sevgi ve muhabbetle...