Direncin Hikâyesi (Emineye ve tüm Eminelere )
Henüz on altısında küçücük dünyasıyla
Kocaman hayalleri Elinde bir kalemle boyardı geleceği Kurduğu hayallere sığmıyordu yüreği Kesiverdi bir bıçak içindeki düşleri Pırıl pırıl gözleri kan doldu usul usul Daha narin bedeni sevmeyi öğrenmeden Gerdeğe giriyordu Umutları sınıfta hala onu beklerken O gelin oluyordu Fikri hiç sorulmadı Hain bir kör karanlık Gelenek adındaydı Durmadı akan kanı boğmadı hayalini Umudu tüketmeden kaçmalıydı bu yerden İşkenceydi evlilik bunun için çok erken Bir koca ki gardiyan Bir baba ki cellattı Sanki kolundan tutup onu sokağa attı Susuyordu anası biliyordu bunları Kadın olmanın buydu buralar da kuralı Oluvermişti birden on altı da bir kadın Sürdürdü kalemiyle hayalleri çizmeyi Bir fısıltı kulağına hadi gidelim dedi Artık yaşı on sekizdi Direne biliyordu Cehennemde iki yıl nasılda geçirmişti Yolun sonu aydınlık sevgiyi arıyordu Bir de özgürlük Bunu çok istiyordu Sevgisizdi yuvası Zindan gibiydi ona Sessiz çıkıp zindandan Yürüdü hayallere Korkuları kolunda inancıyla bir gelin Uzaklaştıkça oradan İçindeki umudu Onunla büyüyordu Bu gelin yürüyordu Bilmediği bir yerde otobüs moladaydı Elinde bir kalemi Yüreğinde özlemi Korkudan titriyordu Gözlerinde hayali yeniden doğuyordu Büyük şehirdi İzmir İnsanlar ona yaban o insanlara yemdi Elinde bir kalemi birde koca yüreği Acısını gizler su yeşili gözleri Kaleminin yanına birde iğne ekledi Kendine zindan olan gelinlikleri nakış nakış işledi Hayalleriyle gelin Gelinleri süsledi Bu gelinin yazdığı direncin hikâyesi Şimdi işliyor bir bir geçmişdeki kederi Geleceğin üstüne narin güzel elleri Bedeninde asırlık yorgunluğun izleri Biliyor ki çare yok yılmadan direnmeli Yinede gülümsüyor acı dolu yüreği Umudu yitirmiyor Hayalleri hep yeni ve diyor insanlar ’Ne yaşarsa yaşasın yinede direnmeli’ FirariDeliMavi DeliGüvercin/ Zöhre Eylem Yıldırım/13/12/2008/İzmir |