hayat tiyatrosu
aralıksız esen rüzgardı
savruluşuna durduk dolandı yaşamımıza bozgunculuk bazen ılık istendiğinde zemheriydi aralıksız rüzgarlar estirildi üstümüze doğru bir aralık uyandığımızda beyaz karlar üstünde ceset ceset umutlarımız sırtlanlara leş oldu bir sabah böyle başladı hayat tiyatrosu dekorlar yansıtmaz oldu hakikatimizi kostümler hile desenlerini sergilemeye başladılar ve düşlerimizde başka hikayelerin aktörleri oynamaya başladılar rollerimizi bakışlarımızı kirlettik ikinci sayfasında gazetelerin utancımızı arşivledik sanal raflarında internetin amacımızı yitirdik devamı aynı saatte yayınlanan pamuk prenses dizilerinde bütün güzellikleriyle çiçekleri acımasız bozgunlara terkettik darack penceresinden geceler sızdı küçük dünyalarımıza aralıksız esen rüzgardı bozgun uyuşmuştuk sihirlenmiştik hayatı savurmak gibi bir şeydi işsiz kahvelerinde parklarda cefakar kadınların koynunda geceleri bir nehirdi akıp gidiyordu hayat çöl havzalarında ziyan olur gibi bir nehirdi kaybolmaya akıyordu hayat büyülenmiştik hoşumuza gidiyordu başka aşklara eğdik boynumuzu oysa ki aşkla yaratılmıştık unutmuştuk neyimiz vardı ki aşık da değilsek neyimiz kaldı ki aşktan başka neye yararız ki aşık da değilsek deri koltuklu yuvarlak masalarda yaşam pazarımız kuruldu hissemizi hep başkalarına kaptırdık acıyla yoğruldu düşlerimiz acısını çekmeye sevdirildik acı çektikçe sevildik sevildikçe acı cektik acıya uyandığımız gün toplayıp şefkatini merhametini hayat veda etti ovamıza fıratdicle |
yaşam pazarımız kuruldu
hissemizi hep başkalarına kaptırdık
acıyla yoğruldu düşlerimiz
acısını çekmeye sevdirildik
acı çektikçe sevildik
sevildikçe acı cektik
acıya uyandığımız gün
toplayıp şefkatini merhametini
hayat veda etti ovamıza
Tebrikler kuzen... Çok güzel bir anlatım olmuş.. Felsefesi de güzeldi.. "Aşık olmayan insanlar" grubuna ellemişsin biraz.. canın sağolsun... yanaklarından mıncırıyorum..
kuzenliyorum seni.