Yakamoz
çocukken kandırıldım
mesafe sanmıştım elimle kalbim arasını büyüdükçe anlıyor insan mesafeleri neyin beslediğini ve o aralığın sürecini o kalabalık içine sadece iki rengin döküldüğü fotoğrafları çocukken anlamak yerine tebessüm basıyor o benim kendimi bahçelerde gördüm ve şimdi haddimi zorluyorum şaraba gebe üzüm asmalarında kimsesiz tökezliyorum altısında hayata sepya bakan o karmaşanın içine bırakılan yanakları mor salkım salkım çocuklar saçında kiraz toka arkadaşlarının gerçek sanıp dokunmak istediği ve onun ihtirasla reddettiği bir anı öyle saplanıyor ki tadı öyle soğuk ki hala sızlıyor dudaklarım melek annem adı mathilda yerde gök gökte yıldız biz.. 01.05.2008 piristina esra soysal |
''saçında kiraz toka
arkadaşlarının gerçek sanıp dokunmak istediği''
ne demektir aslında bilirim..
uzaktan kumandalı bir arabam vardı.
üç kişiydik tozlu sokaklarda hep onla oynardık, ömrümüzün en güzel en kısa oyunuydu o.
bir akşamüzeri birdenbire durdu araba.
itekledik, çekiştirdik bir türlü bir daha gitmedi sürülemedi o araba.
önce ben kızdım tekmeledim sonra diğerleri.
bizim kadar parça parça bölük pörçük olmuştu, her parçası sokağın tozundan iz kapmıştı.
pili bitmiş !, oynamaktan.
bilmiyorduk.öğrendiğimizdeyse
her şeye kırgın ve çok geçtik...