(I)



...Aşk hakkında;
Deneyimlerimi yazmağa karâr verdiğimde...
Çok düşündüm...
İtirâflarımın ne fâydası olacak diye?
Benden önce insânlar, aşkı çok yazdılar...
Eskiler, mağara duvarlarına;
Porselen ve çinilere kazıdılar aşkı...
Hindistan’da fildişine,
Mısır’da papirüs yaprağına,
Çin’de pirinç tanesine çizdiler onu...
Kurbanlar... Adaklar, ona sundular...
***

Aşk hakkında;
Görüşlerimi yaymağa karâr verdiğimde...
Çok tereddüt ettim...
Ben, ne bir kâhinim,
Ne de öğrenci yetiştirmeği denemiş biri.
Ne de çiçeklerin,
-kokularını-
İzâh etmek mecbûriyetinde olduklarına inanan biri...
Ne yazacağım Gülayşem?
Bu bir tek benim deneyimim...
Ve bir tek beni ilgilendirir...
Bir tek beni siler târîhten...
Tek beni parçalayacak olan kılıç...
-ölmekle de, benim huzûr dolacak olan...-


(II)


Denizine açıldığım zamân Gülayşem...
Deniz harîtasına göz atmamıştım,
Ve yanımda ne bir şişme bot,
Ne de bir cân simidi vardı...
Ben sadece ateşine yürüdüm –bir budist gibi-
Ve ben seçtim geleceğimi...
En büyük eğlencem: Güneşin üstüne adresimi,
Tebeşirle yazmaktı...
Ve ellerinin üstünde bir köprü kurmaktı....


(III)


Sana âşık olduğumda...
Bahçemizdeki kırmızı kirazların
Yuvarlak birer kora dönüştüğünü fark ettim...
Çocukların oltasından korkup kaçan balıkların
Sahillerimize tohum atmak için,
Milyonlarla geldiklerini gördüm...
Ve okaliptüslerin daha da yükseldiğini...
Ve hayâtın daha da genişlediğini...
Ve Allah’ın:
Nihâyet yer yüzüne döndüğünü gördüm...


(IV)


Sana âşık olduğumda...
Yaz aylarının, her sene onlarca kez
Geldiğini gördüm...
Tarlamızdaki buğdayın her gün onlarca kez
Büyüdüğünü gördüm...
Şehrimizden kaçan ay’ın ise:
Bir ev, bir de yatak kiralamağa
Geldiğini gördüm...
Ve şeker ve anasonlu rakının...
Aşktan çok hoşlandığını gördüm...


(V)


Sana âşık olduğumda...
-gülayşem-
Evrendeki çocuk gülüşleri,
Daha tatlı oldu...
Ekmeğin tadı, daha güzel oldu...
Karın yağması, bir başka beyâz oldu...
Sokaktaki kara kedilerin miyavlaması, daha çekici oldu...
Beyoğlu’nda avuçların birleşmesi, daha sevgi dolu oldu...
Lokantada peçetelere çizdiğimiz şekiller, daha güzel oldu...
Ve... Süzme kahve,
Ve sigara içmek...
Ve Cumartesi akşamı tiyatroya gitmek, daha güzel oldu...
Hafta sonu tatilinden üzerimizde kalan kum...
Ve yazın göçünden sonra sırtındaki bronz renk,
Çok daha güzel oldu...
Ve üzerinde yattığımız...
Ve üzerinde uzanıp...
Saatlerce gevezelik ettiğimiz dergiler,
Hâtıralar ufkunda: Birer kuş oluverdi....


(VI)


Sana âşık olduğumda Gülayşem:
Gözlerin için tebrikler aldım
Ve bütün ananas ağaçlarını bağışladılar bana...
Güneşin üstünde binlerce dönüm yer hediye ettiler,
Gökyüzünün anahtarını bana verdiler...
Madalyalar taktılar...
İpekler giydirdiler.


(VII)


Aşkımı yazmağı denediğimde...
Çok azâp çektim...
Ben suların altındayım
Ve suyun basıncını nasıl hissettiğimi, ancak
Yüzyıllar boyu okyanusun dibinde kaybolanlar anlar!...


(VIII)


Aşkın hakkında ne yazabilirim Gülayşem?
Hâfızamda kalan tek hâtıra:
Bir sabâh uyandığımda,
Kendimi bir prens olmuş görmemdi!....



Mecidiyeköy, 28.05.01