Yürekte Yangın Beklemez
Acıların bulutlarıyla sarmaş dolaş uzanıp her gün geceye
İntiharın teline sokuluyor sızı, savrulurken aşkın etekleri Mor türküler yanıyor neonlarda, dillerde zoraki kahkaha Pusuya yatmış cılız gölgeler, ava çıkmış sokak köpekleri. Ellerimin seyrek çizgilerine yıllar üşüşmüş, dağlarda kar Toprağa düşen damlada iniltili bir sessizliğin muamması Perdeyi okşarken her gece rüzgâr, yatakta ter kanı koklar Dorukları sallar sözlerim, yüreğimde göverir imge tarlası. Saydam bir bakışın kıskançlık dallarıyla geçiyorum sıratı Ezberimde sevdanın adı, yitik adresler mektup pullarında Bütün elvedalarımın kıraç mezarlarında onlarca ölünün ahı Damarlarımda aşkın yolu, bir kadın hıçkırığı şakaklarımda. Hayatın boşa karılmış destelerinde, kazanan hep aşk olsa da Hüznün bütün batıklarından çıkarılsa da sevda denen o yontu Sonsuzluğu gösteren düş haritalarında olsa da ölümsüz adalar Gönlümüzün sarı sularına her fırtınada düşlere yolculuk var. Kendi serüvenlerimizin sarmaşık salıncaklarına yangın sıçrar Rötarlı itiraflarımızın sarılışlarına kaybedişlerin kokusu ağar Yürekte yangın beklemez gülüm, er geç bedenlerimizi sarar Aç asil yüreğinin yelkenlerini rüzgârıma, mutlaka güneş açar. Selahattin Yetgin |