Yağmurdan sonra
Bitmeyen yolculuklar diyorum durmadan
Sensizlik zor ne yapmalı bilmiyorum ?? Önceleri muhabbet kokusu sarıyordu etrafı Ayrılıktan habersiz Dönüş yolculuğu bu ; Yağmurlar yağıyor sağanak sağanak Yine turuncu deftere yazıyorum adını Bağlantısız cümleler kurarak Buğulu camlardan bakıyorum Karanlık geceye süzülüyor gözlerim Yol çizgileri eşliğinde Yağmur yağıyor hiç durmadan Bardaktan boşalırcasına Hemzemin geçitlerden geçiyorum Islak kaldırımlar Her yer ıslak… - I- Gitme vakti değil şimdi Gece yağmura söz vermiş gibi Durmadan yağıyor yağmur Gevşeyerek Gecenin içine… -II- Yol çizgileri Bitmek bilmeyen yol çizgileri İnsanın içini okur gibi Kesik kesik olsa da bazen Bende Kaldı birkaç çizgi senden İçerden dışarısı net görünmese de Gözler dalmış kim bilir nerelere Herkes derin hislerde Gitme desende Gitmeliyim bu gece Tiryakisi kahveyi büyük bardakta içmez Söylemiştim sana Hep tadı kalsın ister, damağında Bir daha ister, doyumsuzca Aşkın tadı da böyle olmalı Efsunlu şarkılar çalıyor Yüreğimle beraber bu gece Her aşkın sonunda elem var Tadı hiç bir şeye benzemez Kimi zaman acıdır, vicdansızca Şimdi sen yoksun Bir kahır ki sorma Yağmuru unuttuk çay kahve derken Kimileri yağmuru beklerken… İçimde güzel bir hanım efendi Yaslanmış omzuma Sağımda yaşlı bir teyze O daha tecrübeli olmalı Bu yolculuklarda, karın ağrılarına Yolculuk ücretsiz değil bir külfeti olmalı Bu yolculuklarda karın ağrıları Çekilmiyor benim gibi Dışarısı mı? Kim bilir zemheri soğuğu Mola vermiyorum sancılar çeksem de Zaman geçmiyor artık Bir türkü tutturdum içinde sen olan Yaşanmış yol hikâyeleri bunlar Uydurulmamış içten Samimi Az ötede bir çocuk Islanmış olmalı biraz O da nasibini almış bu yağmurdan -III- Kavak ağaçları görünmüyor Telefon tellerinde birkaç kuş İçinden geçen sesleri dinler gibi Hep hüsran hep ayrılık Farklı iklimler yaşıyorum buralarda Bir rüya olmalı sanal âlemler de yaşanan Neyleyeyim sen olmayınca uykuları Böyle rüyaları… Ben yapayalnız yollarda Yeni kasabalar binalar ama sen yoksun içinde Gönlümde ki yaraların sebebi sensin Bir gülücük kondur yanağıma, hepsi gidiversin Merdivenlerden çıkıyorum Yorgunluk diz boyu Zihnimde yorgun, aklımda Avluda birkaç güvercin Güneşin vurduğu duvara uzanmış bir kedi Sıcak bir el bekler gibi Huzur sarmış etrafı Hava soğuk olsa da İçine işliyor derinden Soğuk hava… Tozlu kaldırımlar Bir gönül insanı geçsin der gibi Sensiz geçen bir gün Yağmurlu geceden sonra Bu kalabalıklarda Kara kara bulutlar gölgeliyor güzel günleri Yükseliyor kubbeler ne ihtişamlı görmeli Samimi içten sancısız muhabbetler Her zamankinden biraz daha demli… 13–03–08 |