TASVİR_İ ZEYNEP
boynunda takılı bir zeynep
gülüyorsun acıtmıyor gülüşün düşmanlarını bile ki düşmanın olduğunu da yazmıyordu hiç bir tarih kitabı oturuyosun sessızce denızın kıyısında bllmiyorsun sende neyi beklediğini ya da neden bekletildiğini güneş rengini değiŞtiriyor saçlarının zeytin karanlığını görünce utanıyorsun kırmızının tonlarına giriyor yanakların susuyorsun... susuyorum... su oluyorsun şansını bekleyen insanların kör talihine her zaman çantanda bir tutam sevgi taşıyorsun geçtiğin tüm sokaklara yürüdüğün tüm caddelere gülümsediğin tüm insanlara serpiştiriyorsun bir tek bana sıçramıyor sevginin tozları ne geçtiğn sokaklarda varım ne yürüdüğün caddelerde ne de gülümsediğin insanların arasında dudağının aleviyle yanıyor,yüreğimin köz olan tarafı öpücük konduruyorsun kuşların masumluğuna yanıyor kuşlar da dudağının yangınıyla uzuyor vapurlat boylu boyunca bir yakadan karşı olan yakaya trafik kilitleniyor izmirin caddelerinde kaza sebebi oluyorsun ve insanlar kaza yapmak için can atıyor yürüdüğün tüm yollar tanıklık ediyor peri kızlarının varlığına yol alıyorsun usulca yüreğimin köz olan sokağına uyumaya başlıyorsun sonra uykusuz geçen yolculukların arkasından uzanıyor benlğim habersizce senin esmerliğinin yoğurduğu geceye kaybetmenin hüznünü yaşıyor hazine avcıları şimdi benzeri olmayan bir zeynebi bilmiyorsun kocaman bir nimet olduğunu benliğimde o nimet ki tasviri imkansız paylaşıması zor ama tüm kutsal kitaplar paylaşılmasını ister nimetlerin paylaşamıyorum... şimdi bildiğim tüm sinemalar yalnızlığımı pynatıyor bindiğim tüm vapurlar senin olduğun ama sensiz esmer bir ayrılık aracı sen uzak kentlerin en yakınındasın belki ama ben de şimdi acısı var definecilerin bulamaması gibi emsalsiz bir zeynebi ... |