22
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2778
Okunma

Unuturum sanma.
doğa ananın huzurundan kovulmuş mevsim gibi kaplıyor havayı
bıraktığın sızı.
Veysel’in gözlerinden bakarken sana
acılarına kadar gördüm
ki,
seni sızlıyor tenim,
bildiğin gibi değil..
Araf’tan ötedeyim.
bilmem sanma.
gözleri yağmurlu bir kadın,
yeni yetme teninde saçları ağarmış bir kıyıymış ..
kanına düğüm atılmış
kara bir tren sesiymiş şehir sen giderken
kemanın sofrasında rakı,
dilinden düşen hüzünbaz bir notaymış ıslığı .
Ahh şehir
dallarında efkâr doğan
bahçedenki o ağacı sarhoş eden ben değilim .
ben değilim göğünden yıldız,
denizinden tuz çalan ..
bak !
su ateşi zehirledi
ki,
ateş deli miydi
ölüme, sevdiğinin elinde bile bile selam verdi .
deme birşey şehir,
kıyama bana ..
kayboluyorum inkârın kollarında
inanmak diyor;
piç gibi bıraktın ellerimi
sende mutlu olama !
sevemediğimsin sen şehir
o yokken
acılarımın saçlarını yalandan da olsa okşama
kırılgandır uçları hâlâ
ve bil diye şehir
kahrol diye
hüznü iyi ağırladığımdan beri,
et’im kemiklerimin mezar yeri .
-bir parçasını alın sayfamdakilerin
tek başıma kalırsam bitirir beni -
S.D.
5.0
100% (3)