Güz Kadını
Hüznü bahçeyi dolduruyor
Sırıkla düşürülen incir Isırılıp atılan bir elma Uçar gelir göğün mavisi On beşine giren ay’ı Bulutlar güz akşamları Takar koluna giderdi Sanat bahçesine gelişi Utangaç çocuk gibi Mor gülüşü, leylim bakışı Büyütürken kucaklaya kucaklaya Kopardılar meyvelerini Gülüşünü devşirmeli şairler Dolaşıp bin bir çiçeği Dağ yeliyle soğumuş Buğulu testinin suyunu Döke saça içmesi bir hoyratın Gibi imgeler uyandırıyor O üzgün, o kırılmış hali Koklanmadan atılan Solgun bir gül dalı Laf atsa bir delikanlı Ah nasıl da sevinir Görenler var diye hala Kadınca güzelliğini Güz aylarına benziyor dalgınlığı Uçup gitmiş rengi Dökülmüş gül kokuları |
Buğulu testinin suyunu
Döke saça içmesi bir hoyratın
Gibi imgeler uyandırıyor
O üzgün, o kırılmış hali
Koklanmadan atılan
Solgun bir gül dalı"
tebrikLer:)