AH GÖNÜL
Gönül ha demeden hayran oldu
Nil’in taşkın sularında akıp giden kum taneleri Gibi ömrümün Buda tapınaklarında sunağa hazırlanan Kurbanlık, Bir törenle Hicranların girdabında dolanmaya Ve bir o kadar da acının Hançer yarasında gizlenmeye Namzet olup gezinmeye başladım Sultan diyarının masallarında… Seni çözmek Mısır’ın piramitleri gölgesinde oturup Kenan illerinden geçen bir Yusuf’un kıssasında Yeşerip Cennet bahçelerinde gezinen meleğin Şeytan diye bakması mıdır ilk kez Zamandan münezzeh bir alemde Son kez? Ve nefslere düşürüp aşkın kokusunu Diyar diyar sürgünlük müdür Dünya denilen yer, atlas gibi serilirken Ayaklarımın ucuna Sürgünle süngü kadar yakın mesafe Gönül ha demeden hayranda gezer. Bir yudum su verin, bir yudum su. Bir tarafı ateş olan kuyudan… Bir yudum su verin, bir yudum su Cennetle cehennem arası Araf sayılan. Kandır beni ey su, Ateşe bir kez dokunan eskisi gibi olmazmış. Ruhumda yanık izleri, Dudağımda adların en gizlisi. Kandır beni ey su. M.S./2008 Kahramanmaraş |