ÜMİTSİZLİK...Ümitsizlik şafakta kapıyı çaldığında; yani umut daha henüz doğarken ve dün ile bugünü ayıran çizgi bulutların arasında kaybolmuş, ve güvenin gidişinden bu yana hayli vakit geçmişken. Sevgi üzerine söylenecek pek bir şey kalmamış hayatta diye mırıldanırken kendi kendine ve atamazken içindeki bu hüznü karanlığı, Gözle yalnızca bir ağacı. O ağaç ki değerli bulmuş bu hayatı büyüyüp, serpilmeye. Uzatmış benliğini göğe ve güvenmiş havaya, suya toprağa. Göz kamaştırıcı bir özgünlükle tılsımlı gecelerde salmış saçlarını. Şehvet yüklü esintiler taşımış tohumlarını. Ve gebe bırakmış uzak toprakları. Her yer buram buram aşk kokarken ve öpüşürlerken sevgililer sen küstüğünde ve içerlerken aşktan kana kana zannetme ki sen bu aşktan mahrumsun! Fakat düğümlenmiş kalp ne kadar sevebilir? O akça pakça kadının kolları, elbet ister seni de sarmak silmek gözyaşlarını zarif dokunuşlarıyla İzin ver girsin bu tılsım kanına! Eritsin içindeki donukluğu aydınlatsın karanlığını! Ve korkudan kasılmış omuzların canlanınca yeniden ilk karıncalanmayla. İste hissedersin o zaman ilk defa! Hayallerindeki yaşamını... |