ADAM GİBİ AĞLAMAYI ÖĞRENDİM
Sana gelincik tarlalarında ak yeleli atlar bıraktım.
Ve masmavi gözlerine ak kanatlı güvercinler. Saçlarını eline doladığında rüzgâr, Nemli gözlerimle ağıtlar yaktım. Çatlatsa da dudaklarımı senelik gülüşler, Her gece adam gibi ağlamayı sana adadım. Benim hiç öyle masmavi gökyüzüm olmadı, Yemyeşil baharların kokusunu duymadım hiç, Ellerimi kır çiçeklerine sürterek yürümedim. Şöyle bir nefeslikte olsa doldurmadım ciğerlerimi, Yeşil bir yaprağın çiğ kokusuyla. Alıp sol yanıma öksüz çocukluğumu, Anne kokusuyla salladım çilenin beşiklerinde. Ben yalnızlığı böyle zehir bilmezdim Meğer Boğazını yakarmış aldığın her soluk. Hani gidenlerin döneceğini bilsen, Yollara yatırırsın gençliğini. Sonra umudunu kesince gözlerin ufuklardan, Bir türlü tutunamazsın kör olası hayata… Yani sevdiğim velhasıl kelam, Gündüzleri güneşe, sahte tebessümler bıraksa da gözlerim, Geceleri resimlerine bakıp adam gibi ağlamayı öğrendim… |
meryemzemerot tarafından 2/14/2010 9:07:00 PM zamanında düzenlenmiştir.