GÖLGENİN ÇOCUĞU
Ben; toz kadar beyninde arşı taşıyan çocuk
İçinde kainatı saklayan küçük, mavi boncuk En akıllı anımdaki fikirler akıllıya kıyasla kaçık Bütün intizamdan ibaret hayatımda ömrüm dört yana saçık Ben; beş kuruşa satmış kaşıkçı elmasını sarraf Her yanımı tutmuş bir fikir sancısı kaçmaya yok taraf Buluşmuş ruhum yokluğuyla ruhun gönlüm mekânsız , ârâf Satmış dünyalar kadar paraya , deliliğimi anlatan kitabı yaşlı sahaf Ben; belânın kemendini boynunda taşıyan günahKâr Temmuz ayının cehennemi sıcağında sahraya yağan kar Zamansız donmuş, alevlerin avucunda sanatkâr Sefaleti özlemeyene küfreden tamahkâr Ben; ızdırabını sıcak bir yorgan gibi sımsıkı bürünen Katran dökülmüş zamanlarında gecenin , bulanık ay ufukta görünen Kendi yumağında kördüğüm; düğmlendkçe çözülen Azap adına yazılmış her kitabın baş satırına adı çizilen Ben; yalnızlık ülkesinde cüccelerin padişahı Cennette koynunda gizleyen en büyük günahı Geceleri uyanık gezip, görmeden ölen güneşli sabahı Bir ölünün ağzından pişmanlıkla dökülen son âhı Ben; yudum yudum içen zehrini sevdanın Damla damla dökülen altın tastan, mânâsı ukbânın Saçlarından asılı dipsiz kuyuda , en sefili dünyanın Yoklukla sevişip , varlıkla savaşan çocuğu gölge babanın. YUNUS EMRE GÜNEŞ 31.10.2008-KÜTAHYA |