ZAVALLI ÇOCUK
Acı bir ses işitiyorum
İstanbul’un sessiz sokaklarında. Simiit diye haykırıyor, bir çocuk. Sonra arkasından kabaca bir ses, Çabuk gel lan, buraya çabuk, diyor: Abbas bey’in kapıcısı, Çabuk diye haykırıyor durmadan. Koşmak istiyor ayakları çıplak yavrucak, Satmak istiyor simitleri çabucak. Daha varmadan kapıcının yanına, Dünyalar yıkılıyor başına. Defol buradan haydi bas diyor, Kapıcı dursun. Ağabey diyebiliyor çocuk: Ne yaptım? Ne yaptım? Diyebiliyor ancak. Köşeden başka bir simitçi çıktı işte. Ayaklarında, paramparça lâstik ayakkabısı. Ceketinin bir kolu da yok üstelik. Saçları darmadağın Oldukça perişan mı? Perişan yavrucak. Arkasından: sabahın sesizliğini delen bir ses. Simit! Diye haykırıyor derinden. Sonra; fırlıyor dışarıya Abbas Bey’in kapıcısı. Simitçii! diye kükrüyor, kızgın ve alaycı. Uçuyor âdeta, zavallı çocuk. Nazikçe selâmlıyor kapıcıyı hemencik. Taze mi? Lan diyor, kapıcı Dursun. Cevap beklemeden, uzatıyor elini simitlere, Ver on tane diye gürlüyor, kapıcı Dursun. Buyur abi, buyur, buyurun diye Uzatıyor simitleri, çabucak. Arkasından: al! Diye bir ses!. Sevinerek topluyor yerden; Neş’e dolu, Gülerek topluyor paraları. Zavallı çocuk!!!!. ************Ali KILIÇ |
MAYAMIZ AYNI.
SELAM VE DUA İLE.