342-GÜNAHKÂR SANCI
Zaman geçtikçe zaman, kendine yenilmekte,
Sözcükler değiştikçe, maskeler de düşmekte. Yapraklardan sıyrılan, dallardaki dikenler, Sırayla saf tutarak, yüzüme gülmekteler. Gülüşler ağlayışlar, bir biriyle ardışık, Kezzaplar dökmekteler, gül suyuyla karışık. Saatlere bağlanmış, kulaklar haberlerde, Gelecek arıyorlar, sudaki köpüklerde. Şeytani yoklukların, kazanları kaynıyor, Dost, eş, arkadaş, çocuk, vehimlerle oynuyor. Umutlar korkulara, sarmaşık olup sarmış Bir sevgi ki takvimin, yaprağına takılmış. Akşama bürünmüşler, pusuda bekliyorlar, Suçluya gerek yok ki, birini buluyorlar Bestelerken gecenin, karanlık seslerini, Anılardan silerler, küllenmiş sözlerini. Şafaksız bir sabahta, ruhuma hükmedemem, Maddeye bağlı kalıp, manayı terk edemem, Çalkalanıp dururken, kaynıyorken fikirler, Ruhlarında yırtılmış, sararmış tüm resimler. Yollar uzunmuş meğer, mevsimler öğretiyor, Değirmenler misali, beynimi öğütüyor. Gözükmekte çizgiler, akılın renklerinde, Tasalar maddedeymiş, kaygı yok gözlerinde Bekleneni bulunca, terk edip gidecekler, Araya dikenlerden, perdeler örecekler. Gerçek rüyalar biter, sevgisinde kıyamet, Koptu kopacak derken, zuhurunda alamet. Pazıla dönmüş sanki, nedenler ve niçinler. Bu güne ait değil, sanki dünden gelmişler. Çekmekteler ipleri, günlere sarılarak, Hep birlikte el ele, sehpada bırakarak. Susturulmuş dilimle, bunları hak etmişim. Yanımdaki rüyayı, gerçeğe çevirmişim. Ne bende bir düş kalmış, nede bir tek hatıram. Sadece sarı renkli, gülde yaşayan sevdam. Sinsice tükenmekte, ömür bana küskündür, Gücüm yetmiyor artık, bana muştu ölümdür. Geçmişe dönemem ben, halin çakıl taşıyım, Karmaşık geleceğin, günahkâr sancısıyım. Şahin Hanelçi 06.11.2008 ELAZIĞ |
yüreğinize sağlık.