0
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
14
Okunma
Bir sabah uyanırsın; kahve soğuktur, ama aklın hâlâ dünkü cümlede takılıdır. İnsan bazen kelimelerle değil, suskunlukla anlatır kendini. Aynaya bakarsın; gördüğün yüz senindir ama yük başkasından kalmadır. Zaman, aceleci bir terzi gibi ölçmeden biçmiştir seni.
Sokaktan bir çocuk kahkahası geçer, arkasından bir siren sesi. Hayat tam da budur: biri başlar, biri yarım kalır. İnançla şüphe aynı masada oturur; biri dua eder, diğeri dipnot düşer. Hakikat genelde ikisinin arasında, kimsenin bakmadığı yerde durur.
Cesaret dediğin şey korkunun yokluğu değil; korkuyla çay içebilmektir.
Aşk…
Bazen bir bakış, bazen yıllarca süren bir yanlış anlaşılma. Dokunmadan yaralayan, susarak bağıran bir hâl. Sevgi masumdur ama insanlar acemidir. Kimseye kızma; herkes ilk defa yaşıyor.
Bir köşede yorgunluk vardır, adı konmamış. Bir diğerinde umut, inatla nefes alır. Para konuşur ama vicdan fısıldar; hangisini dinlediğin kaderini yazar. Güç dediğin, çoğu zaman “hayır” diyebilmektir. Ve evet, bazen gitmek kalmaktan daha ahlaklıdır.
Gülersin; saçma bir şakaya, yanlış zamanda. Ağlarsın; kimse yokken. İnsan dediğin çelişkilerden yapılmış bir şiirdir: ne tam ölçülü ne de tamamen dağınık.
Ve bütün bu karmaşanın içinde bir gerçek vardır—
Hayat, anlamını sen cesaret ettiğinde verir.
Nokta koymuyorum.
Çünkü bazı metinler biter ama insan devam eder. (Selma Ardıç Tan)
5.0
100% (1)