1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
67
Okunma

ÇARESİZ DEĞİLİZ
Sene 1946 aylardan mart,
Yer Anadolu, ortalık, diz boyu kar
Ülke savaştan yeni çıkmış, birde 1944 depremi vurmuş,
Çadırlarda kalan sağlar yaşam sürdürmekte,
Depremde kalça kemikleri ezilip kırılan genç kıza,
Koyun postu sarılmış,sıcağı sıcağına..
İlaç yok,doktor yok..
Başı ağrıyana suyolunun çamuru sarılırmış başlara,
İki üç ay sonra yeni kalkmış genç kız ayağa,
Zar zor yürürken daha, gelin gitmiş yakın bir köye
Askerden yeni gelmiş yiğit delikanlı,
Geldiği yerden kaput bezini getirmiş,çocuğum olursa diye
Can pazarı Anadolu da yaşam her zaman olduğu gibi,her yerde
Ezilmiş kalça kemikleriyle doğum yapmakta gelin,
can hıraş bağırmakta! Yollar kapalı kardan
Çareyi kendi üretir köylü, yaşam savaşında,
Köyün yaşlı ebesi yetişir imdada,
At idrarı içirirler geline,
çabucak doğursun diye(at şimdilerin Mercedes kıymetinde)
Üç gün üç gece çırpınır gelin,
sonunda doğar bir kız bebek, lakin ölüdür ses vermez
Yaşlı bilge ebe kesmez göbek kordonunu,
Koyar bebekle birlikte ocak başına,
İçi el vermez geline öldü bebeğin demeye…
Eşten kordon kanı sağar evirir çevirir,
Kordondan gelen kan can verir bebeğe,
Köpük çıkar morarmış dudağın bir kenarından, bebeğin
Ebe umutlanır devam eder işleme, cılız bir ses yükselir
,
Göbek bağı kesilir, bebek sarılmıştır yaşama
Anne baygın uyumakta, olanlardan habersiz,
Uyanınca yavrusunu yanında bulur.
Velhasıl diyeceğim şu ki...
.
Allah dilerse olmazı oldurur,beyin yoluyla ulaşır kuluna,
Çareleri bildirir, biz de buna ilham geldi der geçeriz
Vermek isterse ders kralın çocuğu da ölür,
Tedbirler bizden takdirler yaratandandır.
EMİNNUR ACAR
5.0
100% (1)