1
Yorum
11
Beğeni
5,0
Puan
86
Okunma
Yûsuf Nâbî’nin Hayât-ı Şerîfi
Urfa’da doğdu bir ay, kâmer-i hüsni bülend
Yûsuf Nâbî dediler, nâmına oldu âhend
İlm-ü edeble dolup, oldu erbâb-ı kemâl
Kıldı divân-ı sühan, nice envâ‘-ı cemâl
İstanbul’a gelince ,şevk ile çağladı cân
Baltacı Paşa’ya bir ,şâh-ı hikem- ü irfân
Halep’e gitdi Paşa ,ardından eyler sefer
Yirmi üçyıl bir hayat, nice esrâr-ı dil-er
Evlâd-ı iyâl için , eyledi bir nasîhat
"Dünyâ bir handır oğul,gün gelir devrilir taht"
"Bâğ-ı Dehrin hem hazân, hem bahâr’ın görmüşüz"
Nâbi, der fani dünya, gam rüzgar’ın görmüşüz
Hicv ile kıldı nice, nâdânı rüsvâ-yı derh
"Zerre aklı olsa da bulmazdı bu kadar şerh"
Karlofça’dan dönüşte, kırık kalp âvâresi
Sene bin yüz on hicrî , kışın rûh-i nâresi
Nâbî divan âlem-i ,tefekküre edâ’dır
Gönüllere taht kurmuş,o hikmetli sedâ’dır
Ey Nâbî-i dânâ gitdin ,hikmetün oldu yâdigâr
Her dem okuyan âşık ,bulur senden bir gülzâr
Gül YILDIRIM 🧿
7 +7 +14 Beyit
Kâmer-i hüsni bülend - güneş gibi parlak
Erbâb-ı kemâl- erdemli insanlar, mükemmeliyet sahibi kimseler, fazilet ehli.
Divân-ı sühan-Sözler divanı" veya mecazi olarak "şiir meclisi
envâ‘-ı cemâl- Güzelliğin çeşitleri", "güzellik türleri
şâh-ı hikem ü irfân-Hikmet ve irfanın şahı oldu
esrâr-ı dil-er-- nice sırlar gizler
Rüsvâ-yı dehr: Dünyanın rüsvası, (dehr: dünya, âlem; rüsvâ: rezil olmuş, utanç içinde).
Ey bilge Nâbî, (bu dünyadan) gittin; hikmetlerin (öğütlerin, nasihatlerin) bize yadigâr (miras, hatıra) kaldı."
5.0
100% (4)