Ü.Y. Oğuzcan’ın “Kum” şiirine nazire olarak yazılmıştır. Şiiri yayınlamadan önce gevşemiş birkaç cıvatasını sıkmama yardımcı olan “sanayide çalışan” şair arkadaşıma da ayrıca teşekkür ediyorum.
sen sevmek nedir bilmezsin kimseyi ruhunla sevemedin ki adın geçmedi sevda öykülerinde her serapta arzulamadın vuslatı şahitsin mecnun bir yanımdaydı leyla bir yanımda
sen ölüm nedir bilmezsin gündüz ölüp, gece hiç doğmadın ki canınla beslemedin kartalları şerha şerha ayrılmadı ciğerlerin ve şahitsin ateş bir elimdeydi su bir elimde
sen yol nedir bilmezsin benimle yol yürümedin ki çağlar erimedi hiç gözlerinde bir "an"da kül olmadı ömrün ama şahitsin ezel bir kolumdaydı ebed bir kolumda
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Aslında o bir soru değil, şiirdeki ironi için tespitti kendimce:)
Çünkü, birçok okuyan ne alaka diyebilir ama ben yanınızda değilse de kalbinizde yaşayan kişi olarak her zorluğunuza şahit olduğunu düşündüm. Onun yokluğuyla bir paralellik, bir bütünlük var çünkü...
Yukarıdaki şiir de bunu anlatmak adına; herkesin yazamayacağı kadar sıra dışı yol izlemişsiniz. Yokluğa, yoksunluğa dair çok hüzün taşıyor. Sen bedenen yoksun ama bende yaşıyor, her anıma şahitsin diyor aslında...
Yani demem o ki:
Çoğunluğun benzer şeyler yazdığı, şiirin tıkandığı son zamanlarda farklı bir yaklaşım sunmanız değerlidir.
Hem de "Su gibi akışkan, tesbih gibi tane tane, dupduru" yazmak ayrı meziyet... En azından lafı evirip çeviren, uzun uzun yazan benim açımdan:)
Yani, şiir için, şiir adına ideal kalemlerden birisiniz. Ve daha sık yazmalısınız...
Yorumdaki “Hem yol yürünürken yok, hem şahit..” sözünü okuyunca resmen afalladım. Çok yerinde bir soru. Bu şiir, bir yıl veya daha eski bir zamana ait. Ö. Asaf’ın “ölüm gibi bir şey oldu/ ama kimse ölmedi” hallerimden bir kesit yani. Soru öylesine yer etmiş ki aklımda sabah 06:30 gibi uyanıp tekrar zorladım kendimi, neden böyle bir şiir yazdığımı bulmaya çalıştım. “buldum…buldum…” cevap gözümün önündeymiş meğerse, profil adımın “@ervh –i firkat” uzantısında gizliymiş. Zamanın içinde yolculuk yaptığımız ve “ruh eşim” olduğuna inandığım kişi tüm bu süreçleri görüp şahit olmasına rağmen yarı yolda bırakmıştı beni. Sonraki profil ismim olan ervah-ı firkat, yani ruhların ayrılığı adını da bu olaydan sonra kullanmaya başlamıştım. Üstat, şiirin gizemini çözünce vallahi içim rahatladı, siz de çok zor yerden sormuşsunuz ama :)))). Şiir yazmak bana göre değilmiş demek ki. Bu gün iş güç yok, yeniden kafayı vurup uyumak en iyisi. Teşekkürler üstat. Selam ve saygılarımla
Aslında o bir soru değil, şiirdeki ironi için tespitti kendimce:)
Çünkü, birçok okuyan ne alaka diyebilir ama ben yanınızda değilse de kalbinizde yaşayan kişi olarak her zorluğunuza şahit olduğunu düşündüm. Onun yokluğuyla bir paralellik, bir bütünlük var çünkü...
Yukarıdaki şiir de bunu anlatmak adına; herkesin yazamayacağı kadar sıra dışı yol izlemişsiniz. Yokluğa, yoksunluğa dair çok hüzün taşıyor. Sen bedenen yoksun ama bende yaşıyor, her anıma şahitsin diyor aslında...
Yani demem o ki:
Çoğunluğun benzer şeyler yazdığı, şiirin tıkandığı son zamanlarda farklı bir yaklaşım sunmanız değerlidir.
Hem de "Su gibi akışkan, tesbih gibi tane tane, dupduru" yazmak ayrı meziyet... En azından lafı evirip çeviren, uzun uzun yazan benim açımdan:)
Yani, şiir için, şiir adına ideal kalemlerden birisiniz. Ve daha sık yazmalısınız...
Yorumdaki “Hem yol yürünürken yok, hem şahit..” sözünü okuyunca resmen afalladım. Çok yerinde bir soru. Bu şiir, bir yıl veya daha eski bir zamana ait. Ö. Asaf’ın “ölüm gibi bir şey oldu/ ama kimse ölmedi” hallerimden bir kesit yani. Soru öylesine yer etmiş ki aklımda sabah 06:30 gibi uyanıp tekrar zorladım kendimi, neden böyle bir şiir yazdığımı bulmaya çalıştım. “buldum…buldum…” cevap gözümün önündeymiş meğerse, profil adımın “@ervh –i firkat” uzantısında gizliymiş. Zamanın içinde yolculuk yaptığımız ve “ruh eşim” olduğuna inandığım kişi tüm bu süreçleri görüp şahit olmasına rağmen yarı yolda bırakmıştı beni. Sonraki profil ismim olan ervah-ı firkat, yani ruhların ayrılığı adını da bu olaydan sonra kullanmaya başlamıştım. Üstat, şiirin gizemini çözünce vallahi içim rahatladı, siz de çok zor yerden sormuşsunuz ama :)))). Şiir yazmak bana göre değilmiş demek ki. Bu gün iş güç yok, yeniden kafayı vurup uyumak en iyisi. Teşekkürler üstat. Selam ve saygılarımla
Şiir, yaşanmamış aşklara ve derin duygulara dair içten bir hayıflanmayı yalın ve etkili bir şekilde ifade ediyor. Yüreğinize sağlık hocam Saygılarımla.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.