3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
98
Okunma
Betonun soğuk yüzünde, bir avuç yıldız tozu,
Şehrin gürültüsünde kaybolmuş, küçücük bir sızı.
Ne bir yatak sıcaklığı, ne de bir masal sesi,
Onların vatanı sokak, annesi kaldırımların ninnisi.
Kocaman gözlerinde, erken büyümüş keder,
Her geçen gölgeden umut dilenir, sabır bekler.
Yırtık pırtık giysiler, ruhlarına dar gelen,
Cep harçlığı değil, bir lokma ekmek arayan.
Oyunları yorgun bir kaldırım taşı,
Kahkahaları buz tutmuş vitrinlerin ardında.
Misket yerine, sigara izmariti toplarlar,
Hayat, acı bir ders, her gün yeniden başlar.
Gecenin kör karanlığı çöktüğünde şehre,
Birbirlerine sokulur, titrek birer nefesle.
Çatlak duvardan sızan ışığa bakıp dalar güne,
Belki de rüyalarında pamuk şeker tarlalar.
Büyürler sessizce, kimse görmez, kimse bilmez,
Yüreklerinde ince bir sızı, hiç mi hiç dinmez.
Kaldırım çocukları; unutulmuş, incinmiş, yarım,
Bir el uzansın diye bekleyen, bu şehrin sessiz çığlığı.
Kaldırım Çocukları.
5.0
100% (6)