5
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
226
Okunma
Sabahın ilk saatleri tutup uykusundan uyandırıyorum
yakasını avrupa’nın
yatağından doğrulup ufka doğru esniyor taksim..
binalar hafifçe yer değiştirir gibi oluyor
yollar kıpırdıyor
Ilık bir rüzgar geçiyor boynumdan,
sabahın nabzı atıyor avucumda
sanki
rihtımdan ayrılan bir gemiymiş gibi.
Şehir demir alırjen yavaş yavaş
Bende, şehrin, bir kahve içimi kadar kısa ömrüne yaslanıp
Demir atıyorum gerinip
Karnımda birikmis nefesimi
Bir çırpida üfürüyorum
Ruzgar gazete ceviriyor bayinin önünde
Egolu ve aynı zamanda atarlı iki kedi
dünya kadar küçük bir tartışma çıkarıyorlar...
Kuş yüzünden
..
Dağılınn!! diyorum
Hayat kısa birakın uçsun. Kuşlar
Bana mısin demiyor
Boş boş bakıyorlar.
Bir turist
Hışımla kalkıp
Here, kitty
Come here
Net ve anlaşılır
Shoo! Shoo!
Der demez
Biyolojik saati şasmiscasina
jetlag olmuş gibi arazi oluyor
Tekrar yola uzanıyorum
Yol benim oluyor
Ben yolun
..
reklam panoları kendilerini
Bir bir tanıtıp geçerken
..
Harbiyeye doğru taksiler
perdesi kapalı tiyatronun önünde
Sarı bir anı gibi dizilmiş
Afişler solmuş, oyuncuların adını okşuyor..rüzgar
.
.
Tüm kornalar bir araçtan gelip göğe yükselir.gibi..oluyor
Dua ediyorum.bir ambulansın arkasından
..
Bir hızlaniyor bir duruyorum
Ayakkabılarım kutuptaki penguene benziyor ..
Bir işık çakıyor kuzeyden yeni güne
Güne yeni basliyor o ışık yine
Kutbundan kopmuş
B’uzlaşmış maviler
Kah güneşinde eriyor
Kah penguen kesiliyor
alışık adımlarım...
Ağır ama nazik bir yalnızlıkta
yürüyorum kalabalıgın içinde..
5.0
100% (6)