0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
15
Okunma
Beyaz bir harabe
Dökülen ve yosun tutan
Burası bir fakirhane
Saray aslında kafasının içinde
Sızıyor su dışardan içeriye
Yosun tutan duvarları virane
Burası mı onun malikane
Pembe gözlüklerle
Bizimki koca odada
Dans edip şarkı söyler halde
Emrinde sandığı hizmetçileri nerde?
Yazık! Ailesini emrinde sanır.
Taht sandığı kırık sandalye
Kalbinde oturmuş bir yerde
Oradan duran şu sopada ne?
Yazık! Onu Kraliyet sopası sanır.
Gelmişsin saraya sonunda
Bitmiş işin o canavarla
Benden önce mi gidersin ona
Kralına saygızlık mı yaparsın?
Sanma kral kendini
Ama suç bende ki
Aldım hayatıma seni şımartanları
Verdim hep pembe gözlükleri
Saygısız sözcüklerini sakla kendine
Sarayın ve bütün herşeyin benim sahibi
Ben bilir ve okurum herkesi
Ben yaşatır ve sevdiririm kendimi
Vazgeçilmez olandan vazgeçildiği
Nerde gördün bu asaleti
Çıkar gözlüğü ve bak etrafına
Saraya benzer mi bu harabe ha!
Kalmamış kimse, çevrende
Emir verip durursun habire
Anlıyorum istedin hep olmak önemli
Kimse duymazken seni
Ama artık duyuyorum ben seni
Bırak şu üstünlük meskesini
Bulamadın omuz ağlamak için
Anlatamadın derdini kaldı açık ağzın
Bulamadın kalp sevmek için
Sevmek istedin boş kaldı kolların.
Gerçekten varım ben artık
Düşür kalkanlarını artık
O kadar kötü değilsin ki bilirim
Yaşa özgürce ve çık dışarı
Oynayalım beraber ve yaşayalım hayatı
Bilirim hepsi aslında maske
Güvenemiyorsun kimseye
Artık ben varım merak etme
Sarılmak istersen dert etme
Omuzlarım açık hep sana
Hadi gelsene!