Camilerin beyaz güvercini
Fiğanım gülü solan bülbüllerde bile yok
Hayatın karanlıklarını da tanıdım.. İstanbul’un aydınlığında geziyor gönlüm İstanbul kelime kelime seni yazıyor Ey camilerin beyaz güvercini Gönül ustasıdır ellerinin ışığı Gözlerinde yıldızları karanlığımın Bahar getiren gölgene düşerim... Yıllar yılı aranılan Dua dua...gölge gölge...iz iz... Gölgelerden başımı kaldıran güneş Karanlıktan çıkaran ışıkların var... Sözlerin susuzluğuma nehir Köyümün derelerinde gözlerim... Ey camilerin beyaz güvercini Haya deryasısın Kur’an nurunun pervanesisin. Minareler kalem kalem ışık İstanbul’da Susmuş yalanın karanlık dili ... Şimdi yıllar yılı koştuğum o ışıklar O yıldızlar ... Sofrasında gönlümün... Gönlümün mekkesinde Karanlıklar devrildi peş peşe İşte gönlümde sevgilerin paşası Şimdi ışık ışık gökleri gönlümün Mekkede yer çiçek çiçek okunur alnım Gök yıldız yıldız okunur Camilerin beyaz güvercini Işık sözler akıtan sofrasına gönlümün Hangi yol varır aşk şehrine Yunusların mezarı aşk şehrinde Ellerimde şimdi cömertliğin çiçekleri Alnımda secde çiçekleri Camilerin beyaz güvercini Şu gönlüme güneşi getiren Baharı yaşadı gönlüm Gül sevgiyle gül oldu gönlüm... Güller seni hatırlasın Camilerin beyaz güvercinisin Karanlığa savaşın ne güzel... Barış güvercini yunus dilin... Diller seni hatırlasın Geldin çölleri aştı mecnunum… Işık vurdu bahçemdeki bülbülün gözüne Sabrın meyvelerini topladım şehrimden Kendime ait bir sokağı yoktu şehrimin… Gönlüm haritadaki bütün ülkelerden büyük Bir mum yakılmadı yıllarca Karanlıklar yumağı gönlüm yıllar yılı... İşte mavi göklerde uçurtmalar gibiyim... Köyümün çocukları neşelidir bahar günleri Güneş benim gözlerimde doğdu ve çocukların Güneşlere uyanmamıştım ben hiç Aşk şehrine varmadım yanmadım ben… Bin alevli bir sözle yakışın güzel Gönlüme kelime kelime ışık ışık akışın güzel Eczaneler hep uzaktı Yüzümü güneşlere tutuşun güzel Beyaz kelimeler öğrettin Beyaz kelimeler gönlümün beyaz anahtarları Gelişin baharlar gibi Aşk şehrinin yağmurları da yağmamıştı gönlümün toprağına... Kucağı gül dolu gelen gönül bahçıvanım… Sonsuz yağsın yağmurlar İstanbul’un nisan yağmurları gibi Beklenen kim Neden gelmedi diyordum… Geldin Sözlerinde uyandıran ateş Gözlerinde sıcak denizler ... Baharı çağıran rüzğarlarlarla geldin … Güneşsizdim yıllar yılı Yıllar yılı gizli kalmış bir ülke... Güneşlerle geldin ülkeme Elin öpülür ayağına kapanılır ey güneşlerle gelen Karanlık yıkıldı bende Bahçıvan eller sabır meyveleri dikti bahçelerime Sevgi çiçekleri ekti toprağıma Mavi uçurtma olurum bulutsuz göklere her bahar... Seni tanımazdan önce Yıldızlar ışık vermezdi Yoktu mavi denizler ... Gönlümü diriltmişti sözlerin Gururdan ,kibirden geçtim Kuşlar ,uçurtmalar uçmada göklerimde Elin öpülür ayağına kapanılır Ey güneşlerle gelen Söyle adresini söyle adını duymadığım güneşlerin ... Gönül ustası senin eline Deynek olsam gezdirsen beni Bana en güzel rutbedir bu Camilerin beyaz güvercini bakma ellerime Ellerime aşılanmamış cömertlik Ellerim sarmaşıklar gibi çiçek açıyor uzuyor maviliğe Güller ektin bahçelerine gönlün Ateşler ektin bahçelerine gönlün Kışıma baharlar getirdin Başlar bende ateşe susuzluk Isıtan güneşlerle geldin Gecenin karanlığı sökülürken Aşkı hecelesin gönlüm Çeşmelere koştur kirli ellerimi Seccademin güneşleri nerde Işıklar saçarken ay sözlerin... Işıklarına ölünür senin Yalnızlığa öfkem hiç bitmesin Karanlığa kavgam hiçbitmesin... Seccadem akıt nehirlerini ışığın Seccademe boşalt denizlerini sevgi.. Toprağım hasret büyüt uçurtmalı göklere… Gül bahçelerim nalan… Gönüllerde en zalim eylül ... Ey güzel insan seni tanıdım Karanlığım zalim geceler yaşatırken Camilerden ay gibi doğdun Nur kesilirdi camiler... Camiler seni hatırlatır şimdi Elim yüzüm kirli varmıştım camilerin dizlerine Karanlığa isyanım yıldız oldu gözlerinden aldım ışığı Ben bahar rüzğarları estirdim gönlümün toprağında... Ben arınmışım yüz sürerek güneşin ışıktan izlerine... Geçtim yalanlardan Şimdi atlarım ufuklara koşuyor Ölüm bile tatlandı sofranda Gönül ustasıdır ellerinin ışığı Gözlerinde yıldızları karanlığımın Bahar getirir sesin, gölgende diriliş... İnandım sensin Hüda’nın üstümüze diktiği güneş Asra tevazu güneşi Asra aşk güneşi … Gecenin karanlığı çökmeden üstümüze ışıklar saçtı ay sözlerin... İnandım sendin camilerin beyaz güvercini Sana soruldu ışığın adresi Nurlu yiğit pınardın büyük susuzluğa Güneşi getirdin diktin karanlıklara ... İnandım sendin güneşi Allah yolunun Camilerin beyaz güvercini ... Mataralar dolu ümit Ufukta güneş şimdi Kırlarda sarı çiçekler şimdi Gönlün çorak toprağında fidanlar büyüyor şimdi... İşte aşk alev üflüyor Zincirler eriyor Nehir gibi pak hayat şimdi... Asra aşk güneşi olan… Mutlu uyu mezarında... *** Hayatın çöllerini de tanıdım... Her mecnun aşamaz çöllerini Çöllerde yiten nehirler bilirim... Acı Allah’ım Çölde yiten nehirlere Yıkılmış viran şehirlere Sardı aklımı gül kokusu Yıktı tek tek duvarlarını Ağlatın günahlarım Savrulsun hallaç pamuğu gibi göz yaşlarım... *** Aşksızdım , azıksızdım ... ölüydüm yıllar yılı. Vurdu gözüme aşk güneşi Gönlüm bir aşkın elif-ba’ sında şimdi Medineyi heceler ,Mekkeyi heceler... *** Hayatın kışlarındaydım yıllar yılı Eylüller de yaşadım ... Yanık olur çocukları köylerin Bahara erdi gönlüm... Geçti kış günleri Gönlüm Büyüttü ışığı Yaktı ateşi ... Aşk meyvesi ömrüm... Camilerin beyaz güvercini tek sensin Mezarların serinliğindeyim Atlarım koşulara hazır... Beni her gün sıgaya çeksin ölüm... Benim tek rüyam gül ölüm Ay-yıldızlı bayraklara sarılı ölüm Işıktan el bildim ölümü hep Yeni çekilmiş resmimde bile gördüm ölümü ben Tozlu bir yoldu ölüm Ölüm görülsün her eşyada bana Vaaz eden dildir ölüm Beni her gün sıgaya çeksin ölüm... Ölüm bu hayatın nesi... Ölüm bana altın hazinesi Ölüm üstümüze yağar nur gibi Hayatın başlangıcında... Ney inlesin ben inleyeyim Hayat hasret sınavı ... Kandiller lambalar çağırıyor beni Kur`an yıldızlı gök yüzü ...rahlelerde Aşkın elif-basını heceler rahleler Nerede Menzil ... `Bana seni gerek seni demiş... `Yunus Aşk güneşi gönlümün . Seccadem bir leyla Sıcak yataklardan geçtim ... Kandille yetinmiyor güneş diyor gönlüm... İhlas bahrinde aşk semasında Camilerin beyaz güvercini tek sensin Yaratılanı sevmeli yaratandan ötürü ... Hey gönül çobanları Yıldızları gibisiniz göklerin Yerde yıldız yıldız ... Işık saçanlar gönüllere Nerde yolu yaylanın Aşk yaylaları nerede Köyümün meralarında koyun kuzu Nurlu yola kilitlenir gözleri gönlümün Berrak derelerin sesi Boşalırken kaval sesine Dağlar ile taşlar ile çağrılsın mevla Gök yüzü mavi tahta Kuşlar harfler gibi Ağaçlar yeşil mürekkep yerde... Camilerin beyaz güvercini Sevdam ayak altında... Şikayetim bitmez benim Duada yer-gök... Yola koyulsam Bir dünya var arınanlara gökleri yıldızlı... Yer gök Kur`an çiçekleri Tarihi okuyorum ben Işık ışık zaman ve çağ Güneşlere pervane güneşler Komşudan ,komşuya taşınan ışık sofraları… Yahya efendinin mezarında okunuyor fatihalar... Hidayet nasip oldu şükür Derim kimi gün Fuzuli gibi: Yoktur anın yanında bir kılca itibarım... Ayrılık ateşiyle pişmiş Mevlana ... Bu yolun çileli yolcusuyum Ney gibi inleyen ... Yaş kırk Çiçek zamanı gönlümün Maviliğe uzadı Tutunup ışığın iplerine... Sarmaşık çiçeğim Hep bahçelerde Kara bulutları vardı hayatımın... Otuz yıl ,otuzbeş yıl Güneşi göstermeyen Ey maviliğin yolcusu... Ah mavi göklerde çiçek açma zamanın ne zaman… ... Camilerin beyaz güvercini Damla suyun Denize hasret var özünde... Yaktıkça yaksın beni hasret Gönlüm kutsi bir yolculuktadır hep Elimden tutsun bir melek Elimden tutsun bir melek Yaksın toprağımı aşk İsyan otları büyütmesin toprağım ... Bir karanlık ki toprağım Arınmadı elli yılda Yansın savrulsun toprağım Yanmak istedi gönlüm başladı yolculuğu... Annesiz bir çocuk Nasıl ağlarsa öyle ağlar Gel der İmdat der anne der.. Annesiz çocuk Perdeler kalktıkça Vardım secdeye Dünya gurbet... Gördükçe Vardım secdeye Gönlümde hasret ateşi Yandıkça vardım secdeye... Alnım bir at koşusu var ışığa Yunus’un ilahileri çivili dilime Camilerin beyaz güvercini Can gönül ustası Dedim gönlüme binlerce kez: Yandıkça yan gönlüm Çünkü bir gurbet burası... Oyuncaklarını kır gönlüm Gönlümde dağ sevgileri Yunusların Mevlanaların Yandıkça yanacak gönlüm Işığa yolcu olsam ömrümce Binlerce ömür... Perde perde yansa gönlüm Secde secde alnım koşsa ışığa... İmar et gönlümü Gönül ustası İncinme benden Deli nefsimden Ben de bizarım İlmin yok kimselerde Ahlakı güneş olan Filleri gönlümde Ebrehe’nin Tankları var nefsimin Öğütleri kılıç olan Sözleri kalkan olan Zikri sevdirdin Feyiz ırmağından içirdin… Borcum büyük sana can gönül ustası İsmail’in nurlu ayakları Eşeleyince çölü Zemzem fışkırmış ya… Bereketli bakışların Hep olsun asrın çöllerinde. Çöller seni hatırlasın Benlik kalmadı bende Yok olunur sende Gönlüm ilim denizinde şimdi Güller şimdi gönlümde .... Camilerin beyaz güvercini Batmadı güneş Girdim aşk hastanesine Açtım yaramı Ayrılıktan ağlar gözüm Gam ateş içimde Gönlüm bir sarmaşık Çağrısına aşık güneşin Çiçek çiçek gülücükleri var güneşe … |