0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
51
Okunma
İçimde bir ses var,
Hiç susmayan bir çağrı.
Ne rüzgâr boğabiliyor,
Ne de zaman susturabiliyor.
O ses bazen fısıltı,
Bazen gök gürültüsü gibi.
Her halini ezbere bilirim,
Çünkü adını söyler,
Her nefeste seni söyler.
Kaburgalarımın arası
Bir keman kutusu gibi.
Her atışta titreşir,
Ve senin melodini çalar,
Bana hayatı hatırlatır.
Gece çöktüğünde
Daha da büyür o ses.
Karanlığın içinde
Bana yol çizer,
Işık yerine seni koyar.
Kimse duymaz onu,
Dışarıdan sessizliktir.
Ama ben o sessizliğin
İçinde yankılanırım,
Sana yaklaşırım.
Bazen uzaklardan gelir,
Dağları aşar gibi.
Bazen en yakınımda
Bir kalp atışı kadar
Sakin ve ılık olur.
O ses beni çağırır,
Geceleri uykumdan eder.
Bir nehre doğru akan
Küçük bir su gibi
İçimde coşar, taşar.
Sensin o sesin sahibi,
Benim içimde konuşan.
Bazen bir şarkıya dönüşür,
Bazen bir duaya
Ve ben hep dinlerim.
Bir gün bu ses susarsa
Bedenim boş kalır.
Çünkü ben artık
Senin yankından ibaretim,
Bensiz kalamam.
İçimdeki yankı büyür,
Zamanı bile deler geçer.
Bir tek seninle durur,
Bir tek seninle dinlenir
Ve huzura erer.
O sesle uyanırım sabaha,
O sesle kapanır gözlerim.
Bir ömür değil,
Bin ömür sürse
Hep aynı melodiyi isterim.
Ve bil ki;
Bu ses senin sesin değil,
Benim içimde büyüyen
Senin suretin,
Senin ölümsüz yankın.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ
(10 Eylül 2025)