0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
46
Okunma
Ferfene’nin Türküsü
Dağlar beyaza bürünür, karlar düşer,
Köy yolları kapanır, sessizlik çöker.
Kış gelirken köy odası şenlenir,
Ferfene vakti gelir, gönüller sevinir.
Kazanın başında bir hindi kaynar,
Pilav suyuna, hoşaf yanı başında.
Oyunlar başlar, şen kahkahalar,
Ferfene’nin ruhu dolup taşar.
An Taşı’ndan Beddem Ateşi’ne,
Birdirbir’den Çelik Çomak’a,
Her oyun bir hatıra, her kahkaha sıcak,
Geceye damgasını vurur eski şarkılar.
İğneye ip saplayan mahir eller,
Yoğurt yerken yarışan gülen yüzler,
Sazın teline vurur usta eller,
Ferfene’nin ruhunda aşk ve sevinç gizler.
Türküler dolaşır kulaktan kulağa,
Maniler, taşlamalar, gönüller kaynağa,
Şairler dile gelir, aşıklar sazıyla,
Ferfene’nin hatırası düşer yüreklere.
Oyunlar bitmez, eğlence sürer,
Ceza şakaları, dostluğu büyütür,
Yeni gelen dayak yer, ama gülüşür,
Ferfene’nin dostluğu, yürekleri örer.
Kaz tirit olur, sofralar kurulur,
Ayranlar içilir, hikayeler anlatılır.
Her yudumda, her lokmada bir anı,
Ferfene’nin mirası, geçmişin tanığı.
Kışın soğuğu dışarıda bırakılır,
Köy odasında dostluk ısıtılır.
Ferfene bir bağdır, kopmaz kökleri,
Gerede’nin ruhudur, taşıyan gelenekleri.
Bu kültür mirası, yaşar ve yaşatılır,
Köyler arasında sevgiyle aktarılır.
Ferfene’nin türküsü, dilden dile dolaşır,
Gönüllerde hatıra, yüreklerde iz bırakır.