2
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
308
Okunma

Bir pencere açılır,
içeri dolan rüzgârda
uğultulu bir dağ soluğu gizlidir.
Perde, suya düşen ay gibi titrer,
karanlık duvarlarda gölgeler
yavaşça çoğalır.
Çatının kenarında
yağmurun ince parmakları
zamanı tek tek çalar;
her damla, unutulmuş bir anının
kırık aynasına düşer.
Uzakta, mor bir sessizlik
gökyüzünü örter.
Ay, ince bir gümüş bıçak gibi
bulutun karnını yarar,
ve yıldızlar —
kararmış bir kitabın
sayfalarına saçılmış
ışıltılı sözcüklerdir.
Ben, pencerenin ardında
düşüncelerime yaslanırım;
kalbim, kökleri toprağa inen
ve dalları göğe uzanan
yalnız bir ağaçtır.
Kuşları yoktur,
ama rüzgârın ağıtıyla
her gece kanat çırpar.
5.0
100% (3)