Işığın Söndüğü An
Sıramı beklerken alaca şafağı seyrederdim yaşlı gözlerle
Geçirmek için ipi boynuma, salyaları dökülürdü ağızlarından Gaflet anında yakalanmışım, ölümün pençesine Yorgun bedenimi taşıyabilir mi darağacı Öylece, sessiz ve karanlık bir avluda Sahte gülüşlerini görmeden aç kurtların haykırışlarını Yarını görmeden, sesini duymada sis perdesi inecek gözlerime Güneş ne güzel doğacak pencerenden Sımsıcak buğusuyla kahvemi yudumlamak olmayacak Isıtırken bedenimi güneşlü bir sabah Sessizce çıkıp geldiler, gösterinin parçası yapmak için Hüzünleri sererken yaşamın üstüne Ölüm ansızın yakaldı sorgusuz, sualsiz Kolay olurdu sen olmasan geride Biliyorum kızıyorsun bana, Elimden gelen olmadı soluksuz kalmamak içi Terkeder miydim, ben sende yaşamı seçmedim mi Ne olur kızma bana, yaşam senle anlamlı güzel Son bir ses olsaydın koşarak giderdim ölüme... baran ..... |