9
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
375
Okunma

Ayrılık,
bir sabahın alnına düşen
çatlaksız bir gölgeydi
ne kımıldar,
ne konuşur,
sadece dururdu,
ve ben onun susuşunda
kendimi gömerdim her gün.
Senden sonra,
zaman kireç tuttu gözlerimde.
Bakışlarım artık duvar gibi:
ne içine sığan bir manzara,
ne dışına kaçabilen bir umut…
Sesin,
tavan arasına saklanmış
eski bir gramofon gibi
çatlak ve kesik kesik çalıyor hâlâ
her çırpınışımda
çivisi gevşeyen bir yalnızlık düşüyor içime.
Beni en çok
unutmak değil de
senin hâlâ her şeyinmişim gibi
rüyalarıma gelmen yaktı.
Orada bile kendime susmayı öğrettim.
Geceleri
kalbim bir sabun köpüğü gibi
sessizce patlıyor yastıkta,
ve sabah,
içimde bin parçaya bölünmüş bir gülümseme
süzülüyor aynaya
kimse fark etmiyor
gülüşümdeki ölüm sessizliğini.
Sen gittin.
Ardından kaldı:
bir mumun cam kenarında unuttuğu alev gibi titreyen ben,
ve kendi içime dönük,
gün görmemiş bir ülke gibi kapalı kalbim.
Artık
yalnızca gözlerim değil
adımlarım da seni unutur gibi yapıyor.
Ama ne zaman bir şarkı
içime düşse kazara,
dudaklarımda senin isminle sarsılıyor şehir.
Ve ben…
artık seni sevmiyorum,
yalnızca seni içimde susturamıyorum.
Artık
hiçbir saat zamanı söylemiyor bana,
çünkü sensiz geçen her dakika
bir ömürlük kayıpmış meğer.
Ben o kaybın içinde
bir kıymık gibi yürürken,
senin gülüşün hâlâ gözlerimdeki yorgunluk…
Denedim…
sana benzeyen sokaklardan yürümemeyi,
senin adınla başlayan şarkıları yarıda kesmeyi.
Ama ne zaman yağmur yağsa
ben hep o ilk gittiğin günü hatırlıyorum.
İçimde bir sandık var,
senin dokunmadığın tek yer
ve ben orada hâlâ
bir ihtimal saklıyorum:
belki dönersin diye değil,
belki ben,
artık geri dönmek istemediğim bir yerden hatırlanmak isterim diye...
Duyuyor musun?
Artık sesin yok içimde
ama sessizliğin hâlâ fısıldıyor.
Ayrılıklar öğretiyor insana:
kendine iyi davranmayı,
acıyı bile sevmeyi,
ve en çok da
bir daha kimseye kalbini açık bırakmamayı...
Peri Feride ÖZBİLGE
04.08.2025