0
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
63
Okunma
MADEN OCAĞINDA GEÇTİ BU ÖMÜR
Maden ocağında geçti bu ömür,
Alnımda ter, içimde suskun bir hüzün.
Görmeden gün yüzü, karardı gönül,
Ekmek peşindeydi yorgun bedenim.
Simsiyah ellerim kazmayı tanır,
Toprakla dost oldum yıllar boyunca.
Her sabah dua et, her gece tanır,
Kimbilir döner mi evden yolcuya.
Çocuklar beklerdi camdan bakarak,
Yüzümde maskeyle girip çıkarak.
Ağlamasın diye sessiz ağlayarak,
İçime gömdüm hep koca dertleri.
Yerin bin altında umut ararken,
Çökerdi bazen dağ gibi taşlar.
Bir ismi duyunca, yürek yanarken,
Göğe yükselirdi cansız arkadaşlar.
Bayramlar gelirdi sessizce geçer,
Kokusu üstümde kömür ve keder.
Bir mendil, bir resim, bir içli hecer,
Sızardı kalbimden her gece seher.
Görmedi kimse bizdeki yangını,
Biz çığlık atarken sessiz durduk.
Yarısı gurbetin, yarısı kanlı,
Bir ömrü toprağa bizler vurduk.
Ne yaz ne de bahar indi madene,
Güneş yok, renk yok, sadece karanlık.
Hayal kuramazdık güle, gültene,
Kalmadı ne umut, ne de bir ıslık.
Helal lokma için düştük bu yola,
İnançla bastık biz her bir adımda.
Dünyayı taşıdık kırık omzuma,
Bir türkü bırakıp düştük ardında.
Madenin dili yok, duvarı yoktur,
Yutarsa yutar da sesi çıkmaz.
Çok can gitti, bir tek mezarı yoktur,
Bir tek ismi kaldı, onu da yazmaz.
Maden ocağında geçti bu ömür,
Ne yazık kimseye dert anlatılmaz.
Bir ışık yanarsa karanlık ölür,
Biz yanarız, öykümüz unutulmaz.
Hakkı Kalabalık