0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
85
Okunma
Gece,
Semâya bıçak gibi saplandığında,
Vatan toprağında ezanı Muhammedî yankılandı:
Sancaktar sustu,
Ama selâ konuştu.
Kaldır başını ey cihanın kalbi İstanbul!
Çünkü gökyüzünden inen secdelerle
Bir millet,
Yeniden hâne kurdu ferasetle.
Yiğitler, göğüslerini siper ederken kurşuna,
Birer cengâver değil yalnız,
Birer Peygamber Ordusunun neferiydi.
Bala yüreklerle toprağa düşen şehit kanları,
Anadolu’nun damarlarına;
“Devlet ebed müddet” diye yazıldı.
Bir yemin gibi.
Bir muştu gibi.
Cend’den doğmuş,
Kudüs’e uzanmış o kudretli hat gibi.
Ve her ezan,
Birer teşkilat gibi örgütlendi kalplerde.
Kanunlar değil artık,
İman hüküm sürdü meydanlarda.
Çünkü bu,
Bir demokrasi şöleni değil yalnızca,
Bir kıyamet provasının ferasetle durduruluşuydu.
Uç beyleri çıkageldi o gece,
Fatih’in izinde,
Alparslan’ın duasında,
Abdülhamid Han’ın yalnızlığını omuzlarında taşıyarak.
Ve her biri birer alperendi,
Kartal bakışlı erenler gibi,
Cihanı değil,
Evvela nefsini fethederek yürüdü.
Devlet yalnız bir çatı değil,
Bir sığınaktı artık
Semâya açılan kapısı olan
Bâkî bir hâne
Ve bu hâne, evlatlarının canıyla mühürlendi.
Bir millet,
Davasına secde ederken eğilmedi,
Aksine doğruldu.
Çünkü kutlu zafer,
Asil duruşta saklıydı.
Asâlet, yüzüne maske takmazdı.
Asâlet, tankın üstünde tekbirle yürüyendi.
Ve şimdi ey zaman!
Şahit ol:
Bu milletin göğsüne kazınmış olan
O gece,
Yalnızca bir direniş değil
Cihan hâkimiyetinin
Yürekte yeniden doğuşuydu.
HABİB YILDIRIM / BÂİN-İ ADLÎ / LARDES SYMPRA
(9 TEMMUZ 2025)
(Asâlet, sancaksız kalan gecelerde
ezanı sahiplenmekle başlar.)