YOLUN BAŞINDA BEKLEMEK...
“Yolun başında bekledim,
Önce sana, Sonra sola, Sonra tekrar sana baktım, kimseler gelmiyordu, Ve yürüyüp ömrümün ortasına kadar tekrar sana baktım…” Telefonsuz köylerdeki sesler kadar sahipsizim şimdi durup dururken, Yanlış numara bile değilim belki de Rehber kayıtlarında kaybıma rastlanmıyor… Bütün devrik cümlelerin öznesinde ben varım, Eylemler fiili meçhul, Yüklemlere ağır vebal yüklenmiş… Heceler şaşırmış yerlerini, Dilimizin imhası bozulmuş. Ekmek üstü birkaç satır şiirimsi, Buram buram tazecik bir yalnızlık kokuyor, dumanı üstümde… Aşka dair kitapların hiçbir sayfasında rastlamadım kendime Senli satırlarda boğuldum benli belirsiz. Durmaz oldum noktalarda, Eslerini kaybetmiş notaların içinden fasıllar geçiyor zamanlı mekânsız Susuz kadehler kalkıyor bilinmezlerin şerefine Örtülerine loşluk sinmiş mezesiz masalarda… Topal bir sandalyenin sallanan yanıyım, Belki bir ömür parçası konsa dinecek sarsıntısı, Belki de kesilecek kangren ruhlu konsomatrislerin çirkin kahkahaları, Mezbele bir kasap dükkânı gibi Duvarları çaresizlik renginde, Korkarak yürüdüğüm koridorların sonunda Bir kürtaj bekliyor ömrümü, içinden seni alacakları… Kocaman tokmakların kırılmış kapısıyım, İçinden kim bilir kaç kere geçemediğim karanlık dehlizlerdi sana açılan, Sen miydin, hayallerim mi bilmem binlerce kez yüzüme kapanan, Sesi gözlerimde çınlayan zilleri kimseler duymadı, Kimseler görmedi kokusunda titrediğim kibritleri, Kimseler okumadı el altından dağıtılan el ilanlarımı, Bütün kayıplar kendini buldu da acıyan yanımda, Bir seni bulamadılar mesaisi bitmiş polis anonslarında… Umut kadar tükenmez yokluğunla kol kola geldim yolun başına, Önce sana, Sonra sola, Ve sonra uzun uzun uzaklara… Kimseler yoktu gözümün dokunduğu her yerde… Alpaslan ÖZTÜRK Şubat 2008 |
Önce sana,
Sonra sola,
Ve sonra uzun uzun uzaklara…
Kimseler yoktu gözümün dokunduğu her yerde…
şahane
süperdi
anlatım
dil
kalem
yürek
iç içeydi
efem
...