0
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
162
Okunma

Bir ağaç kabuğudur insan bazen,
İçini saklar, dışını kalınlaştırır,
Rüzgâr ne yandan eserse essin,
Sırtında taşıdığı yaş halkalarıyla
Köklerinden uzaklara anlatır kendini.
Kırılmamak için çatlamaya razıdır.
Kabuğu sessizdir, ama içi fırtına…
Su gibi olur bazen,
Şeffaf görünür ama derindir,
Her damlasında bir anı saklıdır.
Durgun gibi bakarsın ama,
İçinde boğulmuş nice çığlık yüzer.
Yokuş aşağı akarken bile
Akar, ama teslim olmaz.
Bir kuğu gibi süzülür sonra,
Görünüşte zarif, içte dimdik.
Boynunu eğmesi kibarlık sanılır,
Oysa o, saygıdır hayata ve ölüme.
Suda süzülen bir beyazlık değil sadece,
Görünmeyen buzda yürüyen dengedir aslında.
Hayat dediğin, bazen bir fırtına,
İnsanı kökünden söker,
Bazen çamur yapar, bazen savurur.
Bir sel olur, önüne ne katarsa sürükler.
Ama bazıları taştır,
Düşer ama dağılırken bile iz bırakır.
İnsan, bazen bir tilkidir;
Hayatın tuzaklarına zekâsıyla güler.
Bazen aslandır; yırtılmış kalbiyle bile cesur.
Bazen bir kaplumbağadır ruhu,
Yavaş gider ama sırtında bir dünya taşır.
Bazen kelebek olur,
Bir gün yaşar ama o günle mevsim değiştirir.
Zaman?
O bir çöldür:
Yavaşça yakar, ağır ağır susatır.
Ve sen, içindeki vahayı bulamadıkça,
Dıştaki kum, içindeki umudu örter.
Ama insan,
Güneşin doğduğuna her sabah yeniden inanandır.
Yaralı da olsa yürüyendir.
Yıpransa da susmayan,
Susmak zorunda kalsa da unutmayan.
Bir kuş gibi konar her düşe,
Bir kartal gibi gözetler tehlikeyi.
Bir karınca gibi çalışır sessizce,
Ve bazen bir kurt gibi
Sürüsüz kalınca içgüdüsüne döner.
İşte hayat,
Ne tamamen siyah ne bembeyaz.
Ne hep acımasız, ne hep lütufkâr.
Ama şunu öğretir her darbeyle:
İnsan kendine bürünmeyi öğrenmeden,
Hiçbir şeye tam anlamıyla ait değildir.
Ve unutma:
Fırtına dindiğinde çıkan güneş,
Her zaman daha yakıcıdır.
Ama o ışık,
Ayakta kalanları ödüllendirir.
5.0
100% (2)