GÖNÜLLERE EKİLEN TOHUM
Bir tohum attın toprağa
Her gittiğin yere. Fidana döndü tohum diktiğin yerde Sonra filizlendi, büyüdü… Dalından ok yaptı alperenler Gölgesinde dinlendi atları Büründün “ kemiğe ete” Derviş gibi göründün Fidanlardan biride Dikilmişti Söğüt’e Bir tohum attın gönüllere Himmet ile sulanan Hayat buldu can buldu Her tohum bir âlemdi Büyüdü çınar oldu. Kim bilir kaç dergâhtan biriydi seninki? Kim bilir, kaç derviş düşmüştü yollara? Kim bilir kaç derviş çekecekti dünya acılarını? Bir nizâmın doğum sancılarını… Kim bilir kaç derviş azaltacaktı. Dua ile attın tohumları Anadolu’nun manâ tarlalarına… Yeşerdi, neşv ü nemâ buldu. Kim bilir kaç alperen Atıyla altında durdu Herkes Sen’in adınla dua ediyordu Vesile ederek. Seni vesile kılarak istimdat ediyorlardı Ve bir devlet doğuyordu… Sahipsiz kuru topraklar, Vatan oluyordu… Sende taşıdın odunları dergâha Hepsi de dosdoğru… Ve soruyor Hazreti Tabduk: -Neden hepsi doru? Hâyasından mahcup, zoraki cevap: -Eğri olan biziz! Onun için buradayız… Ve bakıyor şeyhinin yüzüne yalvarırcasına, “Rabbim lütfunla bizi doğrult…” Herkes hayrette, sessiz duruyordu, Ve Söğüt’de bir çınar büyüyordu… Öyle bir tohum attı ki, Yeşerdi dal budak saldı. Gölge oldu mazluma, Zalime atılan ok, âlime kalem oldu. “Kıvrım kıvrım akarken Sakarya” Sen kıyısında geziyordun. Ve ardında: “Çil çil kubbeler serpen ordu” Bir fidan çınar oldu… “Ana rahminden geldik pazara Bir kefen aldık döndük mezara” Her fani gibi irtihâl ettin. “Yaratılanı hoş gördün yaratandan ötürü” Ne olur bize de yardım et “Medet ey dervişim Yunus’um medet” |
Yeşerdi dal budak saldı.
Gölge oldu mazluma,
Zalime atılan ok, âlime kalem oldu.
“Kıvrım kıvrım akarken Sakarya”
Sen kıyısında geziyordun.
Ve ardında:
“Çil çil kubbeler serpen ordu”
Bir fidan çınar oldu…
“Ana rahminden geldik pazara
Bir kefen aldık döndük mezara”
Her fani gibi irtihâl ettin.
“Yaratılanı hoş gördün yaratandan ötürü”
Ne olur bize de yardım et
“Medet ey dervişim Yunus’um medet”
-samsundan güzel şiir görüyorum
yahu
...