0
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
190
Okunma
Tanrı’nın çocuklarına
Davud’un sapanıyla kendimi vurdum,
gövdemden bir günah kustu toprak,
kan değil
bir dinin son harfi aktı damarlarımdan.
göğsümde çapraz asılı bir Musa
suda boğulmamış,
ama hiçbir deniz de ona açılmamış.
benim bedenim,
on ikinci buyruğun yok saydığı sayfa.
saçlarımı kestim
bir Zekeriya hatırasıyla,
kanayan yerime Kudüs’ün taşlarını bastım
ama hiçbir melek inmedi
çünkü ben meleklerin unuttuğu bir lekeydim.
İbrahim bıçağını aradı
ama bulduğunda,
ben çoktan kurban edilmiştim
bir yalanın alnında.
çünkü ben,
tahtı olmayan bir Davud’um,
sapanımdaki taş,
kendi alnımı delmek için döndü yola.
Tanrı sustu.
ben konuştum.
İsa’yı çarmıha germedim
ama çivilerini taşıdım dişlerimde.
kanını içtim,
ama kutsal olmadı içimde,
ekmek yerine
bedenime küf bağladı o akşam.
Eyyub’un sabrı bana uğramadı,
çünkü ben sabrın haram kılındığı
bir gecede yaratıldım.
yaralarımı taşımadım,
onları kıyma gibi dağıttım
her inananın sofrasına.
ve Muhammed
sırtındaki yükü ben taşısaydım
ilk inen ayeti yakardım.
çünkü ben Hira’da değil
karanlık bir nefsin kıyısında bekledim
İdris’in kalemini kırdım
çünkü yazdığı kader
hiçbir satırda beni anmadı.
göğe yükselmiş olabilir
ama ben,
aşağıda unutulmuş ilk çığlığım hâlâ.
Hûd’un kavmine dahil değildim,
ama çöküşlerinde ben vardım.
kum gibi
sahte terazilerde tartıldı kalbim
dilin altına dolanan lanet gibi
göğe doğru eğrilmiş bir kuyu oldum.
Salih’in devesini taşladım içimde,
çünkü mucizeye doymamıştım.
toprağı eşeledim
kan değil, pişmanlık bile çıkmadı.
İlyas’ın çağrısına kulak verdim
ama duyamadım.
çünkü ben,
duyma eşiği yanmış bir çağın içindeydim.
onun ateşi
beni yakacak kadar bile sıcak değildi.
elyesa’yı andım bir keresinde
ama dilim tutuldu.
çünkü onun adı bile
beni temizlemeye yetmedi.
bir defa yıkanmıştım ben,
kanla.
Zülkifl’in sabrı
bana hiç uğramadı.
o, susarak büyüdü belki
ama ben çığlıkla yoğruldum.
sessizlik bana haramdı
ve her dua, bir öfkenin maskesiydi içimde.
Şuayb’ın terazisinde tartılmadım,
çünkü ben
ölçüsüzlüğün şekil verdiği bir bedendim.
onun kavmi yandıysa
ben kül olamadım bile
Lût’un izini sürdüm yine,
ama bu kez
Sodom’u değil
kendimi yerle bir ettim.
çünkü sapkınlık dedikleri şey,
benim doğduğum yerdir belki.
Harun’un sesiyle kıyam ettim,
ama
o ses çoktan boğulmuştu
altından bir buzağıda.
benim tanrım,
yokluktu
Yuşa’nın yolundan yürüdüm sanırken
bir çölün ortasında kaldım.
hiçbir vadide
bana rehberlik edecek ışık yoktu.
çünkü ben,
ışığın düşmanıyım belki de
kendimden kaçarken kör oldum.
Ve musa’nın bastonunu kırdım,
ormana dönmedi,
çünkü hiçbir ağaç
beni taşıyacak kadar günahsız değildi.
o bastonla
denizi değil,
benliğimi yarmaya çalıştım
içinden çıkan tek şey:
kırılmış duaların sarkacıydı.
Yunus’un balığı beni yutmadı,
çünkü hazmedilemeyecek kadar kalın bir inkârdım.
karaya vurmadım,
karayı kustum.
Tanrı’nın affı,
midede çözülmeyen bir kemik gibi takıldı içime.
çünkü ben,
adı konmamış bir lanetin diliyim
ve Davud’un sapanıyla kendimi vurdum
çünkü başka hiçbir kitapta
bana yer yoktu.
5.0
100% (1)