0
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
138
Okunma
Bertiz köylerinde çay biter, bitmez keder,
Soba başında kalır, yalın dillerde hikayeler
O hikâyeler yarım, yamalıdır o gönüller
Bir mendille silinir gözyaşı, nasırlıdır eller
Bir avuç pilav kaynar, taş ocakta aşlar
Kuru ekmek, yumuşatılır bir damla gözyaşıyla.
Yine de zengindir sofrada edilen dualar;
Sükür vardır dillerde sağlam imanlarıyla
Bir karanfil açar belki çocuk avuçlarında,
Oyuncak yok ama hayal vardır pencerede.
Bir öğretmen gelir, umut getirir Bertiz de
Tahta yoktur ama yazı vardır sızlayan yürekte.
Bir çoban ateşinde ısıttın mı ellerini?
Sabah ezanında duydun mu kuzuların sesini?
Yarı uykulu, yorgun, buruşuk yastıklarda
Saydın mı yıldızları, parmağınla kendini?
Güz gelince sararıp dökülen yaprak gibi,
Bir annenin dualarında ağlamış mı gözlerin?
Yollara baka baka büyümüş çocukları,
Sıcak bir lokmayla avunmuş mu ellerin?
Ömrüne sermişsin belki tozlu yollar,
Bir kağnı gıcırtısında durmuş zaman...
Dizlerinde yarayla geçmişse bayramlar,
Koklamışsındır acının en derin sancısından
Bozkırın ortasında, göğe açılan bir kuyu...
İçinden çekilmiş yoksullukla alın teri...
Bir türkü kalmıştır sadece kulağında:
O da yarım, o da garip, o da derin bir ezgi...
Bilmeden yaşarsın sen bu Bertiz’in hikmetini,
Çünkü taşında bile vardır dua, vardır niyaz.
Yüreği yanmamış olan bilmez bu milletin dilini.
Sen sus… Biz konuşuruz. Bertiz biraz sitemdir, biraz da telaş.
5.0
100% (4)