6
Yorum
30
Beğeni
4,9
Puan
361
Okunma
Denizin kıyısında, taşlar yorgun,
Binlerce yıllık sırrı saklıyorlar.
Güneş, altın bir hüzünle batarken ufukta,
Zamanın nehri akıyor, sessiz ve derin.
Bir düşünce belirir, bir kıyıdan diğerine,
Varoluşun anlamı, bir kum tanesi kadar küçük,
Ama evren kadar büyük bir soru işareti.
Nereden geldik, nereye gidiyoruz bu sonsuz döngüde?
Çam ağaçlarının gölgesinde, rüzgarın şarkısı duyulur,
Yaprakların hışırtısı, hayatın nefesi gibi.
Bir kelebek uçar, narin kanatlarında özgürlük,
Ve ben, bu anın içinde kaybolmuş bir yolcuyum.
Düşünceler birer dalga gibi gelir ve gider,
Korkular, umutlar, sevinçler, hüzünler...
Hepsi birbiriyle dans eder, ruhun derinliklerinde.
Gerçek nedir? Bir illüzyon mu, yoksa somut bir varlık mı?
Belki de cevap, bu soruların kendisinde saklıdır.
Aramak, sorgulamak, merak etmek...
İnsanın en temel özelliği, bilginin peşinde koşmak.
Ve her yeni keşif, evrenin sır perdesini biraz daha aralar.
Ve ben, bu sonsuzluğun içinde bir anlık misafir olduğumu hatırlarım.
Hayat bir yolculuktur, her adımda yeni bir anlam keşfederiz.
Bazen düşeriz, bazen kalkarız, ama asla vazgeçmeyiz.
Çünkü içimizde yanan bir ateş vardır,
Gerçeği bulma arzusu, sonsuzluğa uzanan bir köprü.
Öyleyse, bırakalım düşüncelerimiz özgürce aksın,
Felsefenin derin sularında birlikte yüzelim.
Belki de tüm cevaplar, bu fısıltılarda gizlidir,
Denizin, rüzgarın ve ruhumuzun yankısında...
Merdümgiriz
5.0
95% (18)
4.0
5% (1)