KADIN
Kırık aynadan yansıyan binlerce görüntüde,
Parçalana parçalana çoğalıyordu kadın. Ellerini hiçbir insan elinin değmediği, Uçurumlarla dolu yüzünün atlasında gezdirir, Baştan sona okurdu tüm hayat hikâyesini. Yakılmış ormanların karanlık sularıydı, İlk doğumla gelen çığlığın. Damarlarından sızan Söz ve paslı kandı birbirine karışan. Dünyasını düşüren bir çocuğun korkusu ile Belleğini gasp ederek arıyordu kendini. Bütün sokakları, denizleri, bulutları Çoktan yitirmişti. Tek bir ipliğin sökülmesi ile nasıl sökülürse bir kazak, Öyle çözülmüştü hayatı. İçinin karanlığı büyür her gece, Bedeninden çıkar yutar gecenin karanlığını. Sözcüklerden duvarlar örer, İçindeki boşluğa... Parmak uçları dokundu, mutsuzluğun tarihi olan, Alnının, kendine acıyan hüzünlü çizgilerine. Bu çizgilere kimleri gömmemişti ki… Acı dolu bir hışırtı ile aralandı kirpikleri, Gözleri düş ölüsü, cam kırıkları ile kirlenmiş. Kimler boğulmamıştı ki o derin karanlık sularda… KADIN kendini yıkayacak gözlerin susuzluğunda Aynanın dökülmüş sırlarına sordu: -“Peki, niçin Onu gömemiyorum bu karanlık sulara?” |
aysima tarafından 12/15/2008 8:20:05 PM zamanında düzenlenmiştir.
aysima tarafından 3/23/2009 9:30:12 PM zamanında düzenlenmiştir.